Eyyubilerde Kültür ve Uygarlık | Devlet Yönetimi, Ordu, Adli Teşkilat, Dil ve Edebiyat, Maliye ve Ekonomi, Bilim ve Sanat

Eyyubilerde kültür ve uygarlık başlığı altında devlet yönetimi, ordu, adli teşkilat, dil ve edebiyat, maliyet ve ekonomi, bilim ve sanat alanlarına bakalım.

Devlet Yönetimi

Eyyubi Devleti merkeze bağlı vilâyetlerden, eyaletlerden, emirliklerden  ve  tabi hükümdarlıklardan meydana gelen bir sultanlıktı. Devlet şeriat hükümleri, “elahkâmü’s-sultâniyye” denilen devlet adamlarının idari kararları, örf ve âdetlerden meydana gelen bir hukuk sistemiyle yönetiliyordu. Devlet teşkilatının başında büyük sultan, hanedana mensup melikler, emirler (beyler) ve vezirler vardı.

Eyyubiler, sarı zemin üzerinde kırmızı kartal arması taşıyan bayrağı Zengilerden almışlardı. Devlet her yönüyle bir Türk devletiydi. Bu hususa Selahaddin’e yazılan iki kasidede açık olarak işaret edilmiştir. Bunlardan biri, Hâlep’in fethi dolayısıyla yazılan, “Arap milleti Türkler’in devletiyle yüceldi. Ehl-i salîbin davası Eyyûb’un oğlu tarafından perişan edildi” beytiyle başlayan kaside, diğeri ise Akkâ’nın fethi münasebetiyle yazılan ve, “Allah’a hamdolsun ki Haçlı devleti zelil oldu. Türkler’le İslam dini yüceldi” beytiyle başlayan kasidedir.(İslam Ansiklopedisi C 12 s 24)

Eyyubiler’de devlet hanedanın ortak mülkü sayılıyordu. Hanedan mensubu emîrler melik unvanı alıyor, protokolde tâbi hükümdarlarla aynı seviyede tutuluyordu.

Sultanın parada ve hutbede adı geçtiği gibi sarayının kapısı önünde günde beş defa nevbet çalınırdı. Sultanın çıkardığı emirler kanun hükmündeydi. Ancak yetkileri şeriatla ve idari geleneklerle sınırlıydı. Sultan savaşlarda başkumandanlık yapar, haftada iki defa şikayetleri dinlerdi. Önemli kararları ulemadan fetva alarak ve istişare meclisine danışarak alırdı.

Saraydaki görevlilerin en önemlileri üstâdüddâr, hâcib, silâhdar, mîrâhur, devâdâr, taştdâr ve çavuştur. Sultanın idaredeki en büyük yardımcısı veziriydi. Vezirler genellikle bürokratlardan tayin edilirdi. Vezirliğin alametleri arasında divit, hokka  ve sarık bulunurdu. Sultandan başka ikinci derecede hükümdarların da vezirleri vardı.

Devletin yazışmaları Dîvân-ı İnşâ tarafından yapılırdı. Sultanın fermanları, menşurları, mektupları bu divandan çıkardı. Tayin  ve görevden almalar, istihbarat  ve posta işleri de Dîvân-ı İnşâ’ya bağlıydı. Eyyubiler’de kuvvetli bir haberleşme ve posta teşkilatı mevcuttu. Bütün mali işlerden de Mal Divanı sorumluydu.

Sivil idaredeki önemli görevlilerden biri de sultanın hazinedarıdır. Hazinedar has hazine ile ilgilenirdi. Buradan sultan tarafından dağıtılan bahşişler, hil’atler, hediyeler ve saray masrafları karşılanırdı.

Kale kumandanlığı yapan valiler bu devirdeki önemli görevliler arasında yer alıyordu. Bunlar askerlerden tayin edilirdi. Reisler de bu dönemdeki önemli memurlardandır. Her cemaatin ve her meslek erbabının bir reisi vardı. Bu reislerin en önemlileri, seyyidlerin ve şeriflerin reisi olan nakîbüleşraf ile reîsü-letıbbâ idi.

Şahneler ve muhtesibler de önemli devlet görevlilerindendi. Bugünkü polis ve jandarma görevi yapan teşkilatın başı olan Şahne emîrler arasından, bugünkü belediye reisi görevini yapan muhtesib ise sivillerden tayin edilirdi.

Bu dönemdeki önemli idari memurluklardan biri de elçilikti. Elçiler genellikle ilmiyeye mensup kişilerden seçilirdi.

Eyyubilerde Ordu

Selahaddin cihat fikrini canlı tutmak ve Kudüs’ü Haçlılar’dan geri almak için kuvvetli bir ordu bulundurmuş, devletin gelirinin çoğunu askerî maksatlar için harcamıştır. Eyyubiler dönemi boyunca Haçlı tehlikesi daima mevcut olduğundan hiçbir hükümdar ordu mevcudunu azaltamamıştır. Selahaddin kara ordusunun yanında donanmaya da büyük önem vermiştir. Onun devrinde donanmanın mali işleriyle uğraşan Dîvânü’l-üstûl kurulmuştur.

Askerler, daimî askerler ve gönüllüler olarak ikiye ayrılırdı. Eyyubi ordusunun çoğunluğunu Kıpçak Türkleri oluştururdu.

Kara ordusunun esasını iktalı süvari birlikleri meydana getiriyordu. Bu süvariler “tavâşî” (Memluk) ve “kara gulâm” diye iki kısma ayrılıyordu. Hepsi süvari olan memlükler Eyyubi ordusunun muharip sınıfını meydana getiriyordu. Askerlere iktalarını Dîvânü’l-ceyş denilen askerî maliye teşkilatı dağıtırdı.

Ordu“tulb” denilen birliklere ayrılırdı. Her tulb 100 kişi civarında olup ayrı kösü ve sancağı vardı. Savaş anında ordu öncüler, sağ ve sol kanatlar, merkez, artçılar olmak üzere beş kısma ayrılırdı. Hücum müfrezelerine “câlîşiyye”, düşmanla temas hâlinde olan öncülere“yezek” denirdi Savaştan kaçanların iktaları ellerinden alınırdı. Ordunun“zerdhâne” denilen bir silah deposu ve bir de çarşısı bulunmaktaydı.

Bu dönemde ateşli silah olarak neft kullanılırdı. Kaplar içinde ve el bombası şeklinde atılan neftin uçan çeşitleri de vardı. Orduda kullanılan diğer silahlar;ok, yay,kılıç,kalkan,gürz,topuz,sapan,mancınık,arrade,hücum kuleleri, ve koçbaşı idi.

Eyyubilerde Adli Teşkilat

Adliye teşkilatının başında kâdılkudât bulunurdu. Kâdılkudât sultan tarafından tayin edilir, o da diğer kadıları tayin ederdi. Kadilkudât ülkedeki bütün kadıların başkanı idi. Genellikle bütün mezhep mensuplarının kadıları vardı. Başkadılar Şafiî mezhebine mensuptu. Adalet teşkilatına hükümdar dahil hiç kimse baskı yapamazdı. Ordu içinde meydana gelen davalara askerî mahkemeler bakardı. Bu mahkemelerin başkanı ise kadıasker idi.

Adalet teşkilatında ayrıca başkanlığını sultan ya da naipin yaptığı mezâlim mahkemesi vardı. Bu mahkeme haftada iki gün toplanır, halkın şikâyetlerini dinler  ve önemli davaları görüşürdü.

Eyyubilerde Dil ve Edebiyat

Eyyubiler Devleti’nde dil ve edebiyat çalışmaları, özellikle Arap dili ve edebiyatı üzerine olmuştur. Bu devirde Arap nesri ve şiiri en parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Şiir, şairlerin geçim kaynağı, hükümdarların ise propaganda aracı olmuştu.

Eyyubilerde Maliye ve Ekonomi

Eyyubi Devleti’nin tüm mali işleri, Mâl Divanı tarafından yürütülürdü. Devletin başlıca gelir kaynakları: haraç, cizye, öşür, zekât, ganimetlerin beşte biri, bağlı devlet ve beyliklerden alınan vergiler ve hediyelerden oluşurdu. Para olarak altın para kullanılırdı. Hâlep ve Şam gibi önemli merkezlerde darphaneler kurulmuştu. Devletin yanında özel kişiler de para bastırabilirdi. Devletin elde ettiği gelirler görevlilerin maaşlarının ödenmesi, ulaşım için gerekli yolların bakımı ve onarımı, bayındırlık hizmetleri, savaş giderlerinin karşılanması gibi çeşitli işlerde harcanırdı.

Eyyubiler, tarım ve ticarette ileri bir düzeye ulaştılar. Tarımın gelişmesinde, Nil Nehri’nin ve bu nehrin üzerine kurulan sulama kanallarının önemi büyüktü. Ticaretin gelişmesinde ise Mısır’ın Baharat ve İpek yollarının kavşak noktasında bulanmasının etkisi vardı. Ticari emniyetin sağlanmasına da büyük önem verilmişti.

Eyyubilerde tüccarlar ve sanatkârların sorunları ile ilgilenen lonca adlı meslek örgütleri vardı. Eyyubiler dokumacılıkta, silah ve madenî eşya yapımında da ileri bir düzeye ulaştılar. Bizans ve diğer Avrupa devletleri ile yapılan ticari antlaşmalar sayesinde ekonomi gelişmişti. Avrupa’ya cam eşyalar ve silahlar ihraç edip onlardan kereste, demir ve zift gibi mallar alıyorlardı.

Eyyubilerde Bilim ve Sanat

Eyyubiler, bilginleri ve  sanatçıları  koruyarak  onlara  büyük  önem  verdiler.  Bu dönemde monografi ve Genel İslam Tarihi konularında değerli eserler yazıldı.

Eyyubilerde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.05: Eyyubilerden Kalma Hâlep Kalesi’nin Giriş Kısmı

Abdüllâtif el Bağdadî, İbn Şeddat, İbn Asakir,el İsfahani gibi ünlü tarihçiler yetişti.İbn Asakir seksen ciltten oluşan ve en büyük şehir tarihi olan Dımaşk şehri tarihini yazdı. Dönemin ünlü felsefe âlimi Şahabeddin el Suhreverdi, Hikmet el İşrak adlı eserini yazdı. Ayrıca fıkıh, tasavvuf, kelam gibi İslami ilimler ile ilgilenen çok sayıda âlim yetişti.

Eyyubiler devrinin ünlü tıp bilgini İbn Meymun matematik, astronomi, felsefe alanlarında da birçok eserler vermiştir.

Eyyubilerde kuyumculuk, oymacılık, bakır ve cam işçiliği, kâğıt ve silah yapımı da ileri bir düzeye ulaşmıştır. Bu sanat dallarında günümüze ulaşan çok sayıda eser, dünyanın ünlü müzelerinde sergilenmektedir.

Eyyubiler, mimari alanda da ileri bir düzeyde idiler. Selçuklu mimarisi örnek alınarak çok sayıda cami, medrese, hastane inşa edildi. Yapılarda genellikle tuğla kullanıldı. Kudüs Haçlılardan geri alındıktan sonra Kubbetü’s-Sahra ve Mescid-i Aksa yeni baştan tamir ettirildi. Kale, sur, burç, gözetleme kulesi gibi askerî amaçlı mimari yapılarda birçok yenilikler gerçekleştirildi. Eyyubiler, Nil Nehri ve bunun kolları üzerinde çok sayıda köprüler inşa ettiler.

Bu dönemden günümüze ulaşan en önemli mimari eserler: Sultan Salih Necmettin Eyyüp Medresesi, Ebu Mansur İsmail Türbesi ve İmam Şafi Türbesi’dir.

Eyyûbiler(1174-1250) | Selahaddin Eyyubi Dönemi
Eyyubi Devleti’nin Yıkılışı | Eyyubilerin Tarihi Önemi Nedir?
Eyyubilerde Kültür ve Uygarlık | Devlet Yönetimi, Ordu, Adli Teşkilat, Dil ve Edebiyat, Maliye ve Ekonomi, Bilim ve Sanat

Yorum yapın