Ekonomide Verim Düşüklüğü Nedir?

Ülkenin sahip olduğu kaynakların miktarı artarken kullanılan kaynaklar daha verimli hâle geliyorsa üretim artışı, kaynak artışından daha fazla olacaktır.

Ekonomik büyüme, hem üretim faktörlerinin artışına hem de teknolojik gelişme ile birlikte iş gücü ve sermaye stoğuna bağlıdır. Birinci ünitede Türkiye’nin ana sektörleri ve ekonomik kaynakları incelenmiş ve gelişmelere yer verilmiştir. Bu sektörlerdeki faaliyetlerin başarısının en önemli göstergesi verimliliktir.

Üretimde kullanılan her türlü gelişme verimliliği artırır. Verimliliği artıran unsurlar olarak bu gelişmelerin başında, teknolojinin yenileştirilmesi, iş gücü eğitimine ve öğretimine yönelik programlar ve yeni yönetim usullerinin kullanılması sayılabilir. Gelişmiş ekonomilerde verimlilik, gelişmekte olan ekonomilerden daha yüksektir. Ülkeler arası karşılaştırmalarda en anlamlı verimlilik ölçütü, kişi başına düşen millî gelir tutarıdır.

Türkiye’de emek-yoğun yöntemlerle üretilen mallar gelişmiş ülkelerde sermaye-yoğun yöntemlerle üretilmektedir. Meselâ demir-çelik endüstrisinde teknolojinin gereği olarak daha fazla sermaye ihtiyacı olmasına rağmen emek verimliliği kullanılmaktadır. Hatta bu emek verimliliği, bir emek-yoğun durumunda olan dokuma sanayisinden daha yüksek olmaktadır.

Değişik üretim alanlarında veya sektörlerde verimlilik üzerlerinde etkili olan faktörlerin her faaliyet alanındaki etki dereceleri birbirinden farklıdır. Bazı üretim faaliyetlerinde, emeğin niteliği ağırlık kazanır. Örneğin, turizm sektörü gibi. Bazı üretim faaliyetlerinde ise sermaye ve teknoloji verimliliği daha çok etkiler. Bilgisayar ve otomobil sektörleri gibi.

Verim düşüklüğü ekonomide önemli bir sorun olurken sektörlerde farklılık gösterir. S ektörler bazında bakıldığında verim düşüklüğünün nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

a. Tarım sektöründeki verim düşüklüğünün nedenleri

  • Köyden kente göçün hızlanması, tarım alanlarının boş kalması, dolayısıyla tarımda üretimin azalması,
  • Tarım sektöründeki üretici maliyetlerinin her geçen gün artması, üreticilerin ürettikleri mallara yeterli fiyat verileme-mesinden dolayı tarım alanlarının boş kalması,
  • Nüfus artış hızının özellikle kırsal alanlarda yüksek olması nedeniyle tarım alanlarında miras yoluyla toprakların parçalanmış olması, çağdaş tarım teknolojisinin uygulamayı imkânsız hâle getirmesi,
  • Tarım topraklarının % 30’unun meyilli arazide olması, ormansızlaşma, rüzgâr ve erozyonla toprağın verimli üst tabakasının kaybolmasına neden olması,
  • Üreticilerin eğitimsiz ve konularında yeteri kadar bilgiye sahip olmaması,
  • Verimli toprakların kentleşmeye, yol yapımına, sanayileşme ve turizm alanlarına açılmış olması ekilebilir alanları daraltmakta, köyden kente göçü artırmaktadır,
  • Kimyasal sanayi atıkları sebebiyle toprak, su ve hava kirliliğine neden olması,
  • Tarım alanlarındaki sulama kapasitesinin yetersiz olması,
  • Çevre kirlenmesi tarım ve verimi tehdit eden önemli bir faktördür. Kimyasal sanayi atıkları nedeniyle, toprak su ve hava kirliliğine neden olması,
  • Tarımda tohum, fide, ana hayvan stoklarında dışa bağımlı olunması,
  • Tarımda araç, gereç ve ilaç kullanımında yetersiz olunması,
  • Tarımsal kredilerin yetersizliğidir.

b. Sanayideki verim düşüklüğünün nedenleri

Bir ülkede sanayileşmeden söz edilebilmesi için, yalnız toplam üretimde sanayinin payının artmış olması yeterli değildir. Üretimin artırılması, üretilen ürünlerin ihraç edilir duruma gelmesi, teknoloji düzeyi  yükseltilerek emeğin veriminin artırılması gerekir. Bunun için AR-GE çalışmalarına hız vererek yüksek teknolojik ürünler üretilerek verim düşüklüğü giderilmeye çalışılmalıdır.

Ülkemizde sanayide verimlilik tüm diğer sektörlere göre çok daha yüksektir. Örneğin, Türkiye’de kişi başına düşen millî geliri 100 kabul edersek tarım sektöründe bu rakam 110, hizmetlerde 375, sanayide ise 500 civarındadır.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde verimlilik büyük ölçüde doğru kaynak kullanımı ile artırılabilir. Yani yatırımların daha az verimli sektörlerden daha verimli sektörlere akmasını sağlayacak politikalar uygulan-malıdır.

Alt sektörler itibariyle sanayide verimlilik konusu şu şekilde açıklanabilir:

Madencilik sektörü: Ekonomik gelişme için şart olan maden kaynaklarından ileri teknoloji kullanılarak istenilen ölçüde yararlanılamamıştır. Sanayi sektöründe verim düşüklüğünün nedenlerinden biri bazı madenleri çıkarıp işleme teknolojisine sahip olmamamızdır.

Enerji sektörü: Türkiye’de enerji sektöründeki gelişme sanayileşme ve kalkınmanın ihtiyaç duyduğu miktar ve kalitede değildir. Ticari enerji üretiminin, tüketimi karşılama oranı düşüktür. Maalesef doğal gaz, petrol gibi enerji kaynaklarında dışa bağımlı olmamız bizim için diğer alternatif enerji kaynaklarına yönelmemizi gerekli kılmaktadır. Türkiye bu enerji açığını, ancak nükleer enerjiden yararlanarak kapatma yoluna gidebilir. Bu ülkemiz açısından kaçınılmaz bir zorunluluktur. Ülkemiz diğer alternatif enerji kaynakları olan güneş, rüzgâr, jeotermal, taş kömürü, linyit enerjilerinden yeterince yararlanamamaktadır.

İmalat sektörü: İmalat sektörü, sanayi sektörünün en önemli alt sektörü olarak bilinir. Ülkemizde imalat sektörünün verim düşüklüğünün altında yatan önemli nedenler;

  • Finansman yetersizliği,
  • Ekonomide dışa bağımlılık,
  • Pahalı enerji girdileri,
  • Altyapı yetersizliği,
  • Kalifiye eleman yetersizliği,
  • Bürokrasinin fazla olması ,
  • Düşük kapasite kullanımıdır .

c. Hizmet sektöründeki verim düşüklüğü

Tarım, madencilik ve imalat sektörü dışındaki bütün faaliyetler hizmet sektörü olarak tanımlanır. Ülkemizde, uzun süredir ekonominin en büyük sektörü konumunda olan hizmet sektörünün ekonomiye katkısı, gelişmiş ülkelere kıyasla düşük düzeydedir. Türkiye’de iş gücü verimliliğinin gelişmiş ülkelerden düşük olması, verimlilik ve ücret ilişkisinin daha rasyonel şekilde değerlendirilmesini gerekli kılar. Ayrıca nitelikli iş gücünün yetersizliği hem sanayi hem de hizmet sektörlerinde düşük verimliliğe yol açarak uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü olumsuz yönde etkilemektedir. Hizmet sektöründe verim düşüklüğü alt sektörler itibariyle aşağıda açıklanmıştır.

  1. İnşaat sektörü: Konut yatırımları bu sektörün en önemli kısmını meydana getirmektedir. Konut sektöründeki ilerlemelere karşın, inşaat malzemelerindeki fiyat artışları sektörde verim kaybına neden olmaktadır.
  2. Turizm sektörü: Ülkemizin turizm potansiyeli oldukça yüksektir. Sahip olduğumuz tarihi ve doğal güzelliklerimiz, Türkiye Ekonomisi için millî gelire katkı sağlayacak, dış ödemeler dengesinde oldukça olumlu farklılıklar ortaya çıkaracak bir yapıya sahiptir. Buna rağmen maalesef sektör birtakım olumsuzluklar nedeniyle istenilen seviyeye ulaşamamıştır.

Ülkemizde turizm sektörünün verimini düşüren nedenler;

  • Konaklama tesislerinin sayı ve kalite açısından yetersizliği,
  • Fiyatların, özellikle iç piyasaya yönelik kısmının yüksek olması,
  • Turizm bilincinin halkta yeterince gelişmemiş olması,
  • Kalifiye eleman sayısının yetersizliği,
  • Rakip ülkelerin fiyatlarının cazip olması,
  • Çevre kirliliği,
  • Ulaşımın yetersizliği, güvenli ve yeterli konforun sağlanamamasıdır.
  1. Ulaşım sektörü: Bu sektör ülkemiz için politik, kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan oldukça önemli bir yapı taşıdır. Hizmet sektörü içinde ulaşım sektörünün payı büyüktür. Türkiye’nin ekonomik kaynaklarının iyi işletilmesi, verimli hâle getirilmesi, iç ve dış ticaretin daha çok artması için düzenli ve gelişmiş bir ulaşım ağına ihtiyaç vardır.

Türkiye’de taşıma sistemlerinden biri olan kara yollarına bağımlılık fazla olmakla birlikte kara yolları ulaşımı istenilen seviyeye gelememiştir. Demir yolları yeterli değildir. Çağdaş bir demir yolu ulaşımına geçilememiştir.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en fazla kıyı uzunluğuna sahip olmasına rağmen deniz taşımacılığında da başarılı değildir.

Hava yolları ulaşımının özel sektöre açılması ile bu alanda geçmiş yıllara göre gelişme sağlanmış olup bu ulaşım yolunun gelecekte daha da gelişeceği tahmin edilmektedir.

  1. Diğer sektörler: Mali kurumlar, diğer hizmet sektörleri ve ticarette de gelişen bazı sorunlar yaşanmaktadır.

Günümüz işletmeleri, sektörlerinde ve ekonomik hayatlarında ayakta kalabilmeleri için pek çok faktörü dikkate almak durumundadır. Farklılıklar yaparak veya marka bağlılığı oluşturarak tercih edilen bir firma olmak mümkün iken en düşük fiyatla kaliteli ürünler satabilmek yoluyla tercih edilen bir firma olmak da mümkündür. Rakiplere oranla daha düşük fiyatla mal veya hizmet satabilmenin en önemli yollarından biri de girdi maliyetlerini düşürmektir.

Yorum yapın