Egzistansiyalizm – Çağdaş Varlık Görüşleri

Egzistansiyalizm (varoluşçuluk) insanda varlığın özden önce geldiğini yani insanın önce var olduğunu, hayatını yönlendiren tutum ve eylemlerini ise sonra oluşturduğunu savunan öğretidir.

İnsanların yaşadıkları hayal kırıklığı ve savaş (II. Dünya Savaşı) sonrası insan psikolojisinde oluşan terkedilmiş, yalnızlaşmış olma, ümitsizlik hâli egzistansiyalizmin yayılmasını kolaylaştırmıştır.

Sören Kierkegaard

Sören Kierkegaard (Sören Kiekegard 1813- 1855), modern varoluşçuluğun öncüsü olarak Jean Paul Sartre (Jan Pol Sartır, 1905-1980) gibi diğer temsilcilerden ayrılır. Egzistansiyalist düşüncenin en tanınmışı olan Sartre, metafizik bilgileri ve yaratıcının varlığını reddeder. Kierkegaard gibi düşünürler ise tam da bunun aksine bir yaratıcının varlığını kabul ederler. Kierkegaardʼa göre insanın asıl görevi dini yaşamaktır.

Egzistansiyalizmin en belirgin yanlarından biri de ümitsizlik tavrıdır ki bu tavır insanın bir kaybı değil kazancı (kendi hiçliğinin farkına varma) olarak görülür. Bu yönüyle egzistansiyalizmin evrene bakışı insan merkezli olarak belirlenir. İnsan anlamını kendi iç benliğinde ve yaşamında bulur. Böylece insan kendi kaderini belirler. Seçimlerinde özgür olarak kabul edilir.

Egzistansiyalistlere göre hayata yön verecek olan şey insanın kendi doğal varlığı ve iradesidir. Sartre gibi egzistansiyalistler insanın bunu hür olmakla başarabileceğini düşünürler. Bireysel varlığa önem veren bu yaklaşıma göre insan dinamik bir yol izleyip iş hayatını geliştirebilmelidir. Bu yönüyle egzistansiyalizm öznel bir yaklaşım olarak kabul edilirken diğer yandan toplumsal yaşamın gereği olan ortak akıl gibi demokratik ve sosyal değer ögelerinden yoksun olmakla – dikkate almamakla – eleştirilebilir.

Yorum yapın