Doğruluk, Gerçeklik ve Tutarlılık Üzerine

Doğruluk bilginin özne ile nesne ilişkisi üzerine kurulu yapısının değeri hakkında yargıda bulunmaktır. Doğruluğun gündelik yaşamdaki kullanımı ile bilimsel bilgideki kullanımı farklıdır. Doğruluk ve gerçeklik arasında bağ kuran insandır. Doğruluk düşüncenin ya da bilginin nesnesine olan uygunluğudur.

Gerçeklik bilimin de kendisine konu edindiği olgusal olarak var olan alandır. Doğruluk hem bilgi kuramı hem bilimsel bilgiler alanı için farklı kullanım değerine sahip kavramdır.

Örneğin, yüksekçe bir yerden bıraktığınız nesneler aşağıya doğru düşer. Gözlerimizle tanıklık ettiğimiz bu durum gerçekliktir. Nesnelerin aşağıya doğru düşmesinin nedeni yer çekimidir. Bu hiç tartışmasız bilimsel doğruluk yani hakikattir.

Felsefenin bilgileri ise bilimsel gerçeklik ve bilgilerden farklıdır. Felsefe bilgilerine nesnel dünya bilgileri kaynaklık etmiş olsa da asıl olan felsefe bilgisinin kavramsal bilgilerden oluşmasıdır. Felsefe önermelerinin doğru ya da yanlış oluşu hakkında yargıya varamayız. Ancak bu bilgilerin tutarlı olup olmadığını denetleyebiliriz. Felsefede tutarlılık, bilgi kuramı ve bilimsel bilgiler için doğruluğun anlamı kadar önemlidir.

TUTARLILIK

Felsefi tutarlılık, mantıksal ve sistemli düşünmeyi gerektirir. Aklını kullanan özne, yöneldiği nesneye dair bilgi edinme sürecinde ulaştığı verileri mantık ilkelerine uygun olarak sistematize eder. Mantıksal bağ kurularak örülen düşünceler sürecin her aşamasında birbirini destekler niteliktedir.

Düşünmenin başında yüklenen anlamı sonuna kadar koruyan kavramlarla düşünme etkinliği gerçekleştirilir. Öyleki önceki ve sonraki yargılar birbirini destekler niteliktedir. Birbirini yadsıyan yargılar içeren düşünme etkinliği, mantıksal tutarlılıktan yoksun, sistematik hatalar zinciri oluşturur. Böyle bir düşünce felsefi tutarlılıkla örtüşmez.

Yorum yapın