Dil ve Anlam – Anlama ve İletişim

“Beni yanlış anladın.”, “Her şeyi anlatamadık.” türünden serzenişlerle gündelik hayatınızda sıkça karşılaşmışsınızdır. Hayatı kimi zaman bizim için çekilmez kılan anlam ve anlama sorunlarıdır.

Her insan iletişimde zihninden geçenleri karşısındakine tam olarak yansıtamayabilir ya da karşısındaki yansıtılanları tam olarak anlamayabilir. Her iki durumda da karşımıza bir anlam ve anlamlandırma sorunu çıkar.

Dil, kısaca ifade etmek gerekirse bir uzlaşma ve uzlaşımın taraflarca kabulüdür. Yaşayan canlı bir kategoridir. Gelenek, görenek, tarihsel birikim, gelişim süreci de bizlere, oluşturulan uzlaşımı anlatır.

Örnek vermek gerekirse “Bugün hava yağışlıdır.” önermesinin bildirdiği yargıyı hepimiz anlarız: Bugün yağmur veya kar yağmıştır. Bu örnek bize dilin en basit uzlaşılmış anlamını vermektedir. Örnekleri daha karmaşık olanlarına doğru çoğaltabiliriz. Uzmanlık alanlarına ait dillerin anlamları gittikçe karmaşıklaşır, anlayıcı kitle de neredeyse doğrusal olarak azalır ve kendi uzmanlarıyla sınırlı hâle gelir.

Bütün anlam ve anlamlandırmalar – sözcük, önerme, cümle ya da paragraf – uzlaşımın ürünüdür.

İletişim bu uzun sürecin sonunda ortaya çıkan iletmek için söz, yazı veyahut herhangi bir sembolik dil yoluyla verilmek, gönderilmek istenen mesajın, haberin tek yönlü iletmekten; çift yönlü iletişime geçişin de başlangıcını oluşturur.

Yorum yapın