Cumhuriyet Yönetimine Yönelik İç ve Dış Tehditler

Türkiye jeopolitik önemi ve coğrafi konumu nedeniyle geçmişte olduğu gibi, günümüzde ve gelecekte de sürekli bir tehditle karşı karşıya kalacaktır.

Yurdumuz Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı önemli kara, deniz ve hava yolu ulaşımı ülkemiz üzerinden yapılmaktadır. Türkiye bu konumu ile her zaman dünya politikalarını şekillendiren bir özelliğe sahiptir.

Türk milletinin birliğini, Türkiye’nin güçlü bir devlet oluşunu çekemeyenler, karanlık emelleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Sevr Antlaşması günlerine götürmeyi istemektedir. Devletimizi parçalamak isteyenler bu arzularından hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik tehditler iç ve dış tehditler olmak üzere ikiye ayrılır. İç tehdidin temelini yıkıcı ve bölücü terör odakları oluşturmaktadır. Bu odaklar laik, demokratik ve sosyal hukuk devletini ortadan kaldırmak ve kendi dünya görüşlerine dayalı bir devlet kurmak istemektedirler. Teröristler bu amaçlarına ulaşmak için binlerce insanımızı acımasızca katletmişlerdir.

22.10.2011 tarihli bir gazete haberi

Ülkemize yönelik tehdit unsurlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Terörist odakları, amaçlarına ulaşmak için korku ve heyecan yaratıp halkı psikolojik olarak sindirmek istemektedirler. Diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yıkılmasını hedefleyen gerici ve bölücü örgüt mensupları, devletin içine sızarak devletimizi içeriden yıkmayı planlamaktadırlar.
  • Bazı çıkar gurupları Türk gençliğini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek için zararlı alışkanlıklara özendirmektedirler. Ayrıca vatan ve millet sevgisinden yoksun kişi ve kuruluşlar, Türkiye üzerinde bazı emelleri olan devletler lehine çalışmaktadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti, iç ve dış politikalarını “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine göre düzenlemiş, bölgesinde ve dünyada barışı ilke edinmiş bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin barışa dayalı politikalarına rağmen içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı her zaman hazırlıklı olmalıyız.

Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik anlayışıyla, bulunduğu coğrafyada komşusu olan birçok devletten farklı bir yapıya sahiptir. Bu özelliklerinden dolayı cumhuriyet rejimi, zaman zaman iç ve dış tehditlerle karşı karşıya kalmıştır.

Yabancı güçler, Türk milletini güçlü yapan cumhuriyet ilkelerini zayıflatmak için her türlü yola başvurmaktadırlar. Bu güçler devletin, milleti ve ülkesiyle olan bütünlüğünü parçalamayı hedeflemektedir.

Cumhuriyetimizi yıkmak, ülkemizi parçalamak, millî birlik ve bütünlüğümüzü bozmak isteyen iç tehdit unsurları, dış güçlerden doğrudan ve dolaylı destek almakta ve onlarla birlikte hareket etmektedirler. Ülkemizin düzen ve huzurunu bozmaya yönelik tehditlerin en önemlileri bölücü ve yıkıcı eylemlerdir. Amaçları; siyasi, dinî ve etnik farklılıkları kullanarak toplumda kargaşa meydana getirmek ve çıkan kargaşa ortamından yararlanarak yurdumuzu parçalamaktır.

Güncel tehdidi oluşturan diğer tehdit unsurlarından biri de dış tehdittir. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin dış tehdit unsurlarını artırır. Dış tehdidin amacı, yıkmayı hedeflediği ülkeyi zayıf düşürüp ele geçirmektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölgede gelişmiş bir ülke olmasını çekemeyen bazı devletler yıkıcı ve bölücü faaliyetleri destekleyip yurdumuzu tehdit etmektedirler. Bu ülkeler ve gruplar anarşi ve terörü desteklemekte, teröristlere ekonomik ve siyasal kaynak sağlamaktadırlar.

Ülkemize yönelik en önemli dış tehdit unsurlarından biri de misyonerlik faaliyetleridir. Türkiye’de misyonerlik çalışmalarının amacı, Türk halkını kültüründen ve inancından vazgeçirerek farklı dinleri benimsemesini sağlamaktır. Kendi millî ve manevi değerlerini koruyamayan toplumlar direnme gücünü kaybederek yok olmaya mahkûmdurlar. Misyonerlik faaliyetleri karşısında son derece dikkatli olmalıyız. Millî birlik ve beraberliğimize yönelen bu hareket karşısında gerekli önlemleri alarak bu dış tehdit unsurunu etkisiz hâle getirmeliyiz.

Dış tehdit unsurlarından bir diğeri de Türk gençliğini ve aydınlarını millî kimlikten uzaklaştırmak ve ülkenin temel değerlerini yıpratmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşamasını sağlamak için ülkemizin uyuşturucu ve silah kaçakçılığı pazarı hâline gelmesini engellemeliyiz.

Türkiye, genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Bu durum ülkemiz üzerinde emelleri olan devletleri tedirgin etmektedir. Bu genç ve eğitimli nüfusun gelecekte Türkiye’yi bölgede ve dünyada güçlü bir noktaya taşımasından çekinen bazı devletler, Türk gençliğini millî ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak için çalışmalar yapmaktadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde halk egemenliği, bağımsızlık ve millî bütünlük gibi ilkeler yer alır. Bugün Türk milleti bu ilkelere dayanarak varlığını, onurlu ve saygın bir millet olarak sürdürmektedir. Bu nedenle bize bağımsızlık ve çağdaş yaşam olanakları sunan cumhuriyet yönetimine inanarak bağlı kalmalıyız. Cumhuriyetimizi her türlü iç ve dış tehditlere karşı korumak hepimizin millî görevi olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünü savunmak için yoğun bir çaba sarf etmeli ve bunu millî bir görev olarak algılamalıyız.

İç ve dış tehditler, Atatükçü düşünce sistemi sayesinde her zaman etkisiz hâle getirilecektir. Unutulmaması gereken en önemli görev, Atatürk ilke ve inkılaplarını canlı tutmaktır.

Atatürk, kurduğu devletin dayandığı ilkelerin ve düşünce sisteminin yaşatılmasını istiyordu. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni emanet ettiği Türk gençliği, Türkiye’de ve dünyada oluşan olayları yakından takip edip iç ve dış tehdit unsurlarına karşı daima uyanık ve bilinçli olmalıdır.

Atatürk, Türk gençliğinden yaşadığı çağı ve olayları gereği gibi algılayabilen bir bilinç düzeyinde olmasını, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmasını istemiştir.

Atatürk, iç ve dış tehdit unsurlarına karşı ailelerin ve öğretmenlerin yapmaları gerekenleri şu sözleriyle ifade etmiştir:

“Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara bilhassa varlığı ile, hakkı ile, birliği ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereği ve millî düşünceleri tam bir imanla her karşı fi kre karşılık olarak şiddetle ve özverili olarak savunma zorunluluğu aşılanmalıdır. Yeni kuşağın bütün ruhsal kuvvetlerine bu özellik ve yeteneğin verilmesi önemlidir…” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 300.)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bulunduğu coğrafyada Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda barışı ve huzuru sağlamak için yoğun bir çaba göstermektedir. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine bağlı kalarak komşu devletlerle iyi ilişkiler kurmaya çalışan devletimiz, kendisine yönelecek her türlü iç ve dış tehdidi daima Silahlı Kuvvetlerimizle yenecek güç ve potansiyele sahiptir.

Yorum yapın