Çevresel Sorunlar | Hava Su Toprak Kirliliği | Küresel Isınma

Çevre sorunları; küresel ısınmadan iklim değişikliğine, atık suların arıtılmasından katı atıkların yok edilmesine, hava kirliliğinden görüntü kirliliğine, geri kazanımdan tasarrufa, enerjinin ve suyun israf edilmesinden verimli kullanılmasına, tarım koruma ilaçlarından toprak erozyonuna kadar geniş bir alanı kapsamaktadır.

Çevre sorunlarının sonucunda, sadece kendi çevremizdeki insanlar zarar görmekle kalmayıp dünyanın diğer ucundaki insanlar da zarar görebilir. Hatta bu alan sonraki kuşaklara bile zarar verecek kadar etkin bir alandır.

Doğa olaylarının afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri ile birlikte insan faktörü etkili olmaktadır. Bu nedenle çevre konusundaki bilinçlendirme artırılmalı, olaylara ve sorunlara kayıtsız kalınması önlenmeli, bu sorunlara duyarlılık sosyal hayatta işlerlik kazandırılmalıdır. Kişiler arasında, halk ile devlet arasında ve devletler arasında sosyal baskı ve otokontrol sistemi yaygınlaştırılmalıdır.

Türkiye toplam karbondioksit salınımında, 2005 yılı verilerine göre AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında 215.9 milyon tonla 7. sırada, sanayi sektörü salınımında ise ilk sıradadır. Türkiye’de üretilen tehlikeli atık miktarı belirsiz olup sanayide üretilen ve kullanılan kimyasallar ve ortaya çıkan atıkların niteliği ile ilgili bir envanter çalışması bulunmamaktadır.

Su kaynaklarımız giderek azalmaktadır. 20 yıl önce kişi başına 4 bin metreküp su düşerken bugün 1.519 metreküp su düşmektedir. Türkiye su yoksulu ülkeler arasına girmiştir. Erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. Her yıl 80-100 bin dönüm orman yanarak, 5-7 bin dönüm orman ise tarla açma ve yerleşme sebebiyle yok olmaktadır. Atık sular, altyapı yokluğu, turizm ve kontrolsüz avcılık yüzünden denizler ve karalar kirlenmektedir. Modern teknolojinin kullanılmaması, enerji maliyetlerinin artmasına sebep olurken nükleer enerjiye geçemememiz sorun olmaya devam etmektedir.

  1. Çevre kirliliğinin nedenleri ve çevre korumanın anlamı

Çevre kirliliğinin nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Hızlı nüfus artışı,
  • Şehirleşme ve kentleşme, köyden kente göç,
  • Sanayileşme, tehlikeli ve katı atıklar,
  • Turizmin sağladığı ekonomik değerlere karşılık, turistik kentleşme, nüfus yoğunluğu, doğal çevrenin tahribi vb.,
  • Çevre eğitiminin eksikliği ve çevre konularına duyarsızlık,
  • Ormansızlaştırma, yanlış arazi kullanımı,
  • Altyapı eksikliği,
  • Bilinçsiz yakıt kullanımı, gaz arıtma tesislerinin yetersizliğidir.

Çevre korumanın anlamı: Dünyada ve ülkemizde çevre sorunları her geçen gün daha büyümekte, insanların bilinçsiz davranışları sorunu çözümsüz hâle getirmektedir. Oysaki herkes daha güvenli ve daha temiz bir çevrede yaşam sürmeyi arzu etmektedir. Daha önceki dönemlerde insanlar doğanın kendi kendisini sürekli yenilediğini düşünmüşlerdir. Fakat bunun böyle olmadığını yani yenilemenin bir sınırının olduğunun farkına varılmış ve bu nedenle de temiz çevrenin önemi her geçen gün artmıştır.

Ne var ki kişi ya da kuruluşlar bu olayın farkına varmasına rağmen çevreyi toplum yararına aykırı bir biçimde kullanmaya devam etmişlerdir. Bundan da yaşayan bütün insanlar ve gelecek kuşaklar büyük zarar görmektedir. Oysaki insanlığın sahip olduğu kaynakların en uygun bir biçimde kullanılması gerekir. Bu kaynakların yok edilmemesi ve üretimi artırmak için kullanılması gerekir.

Çevre ile ekonominin ilişkisi iki noktada ortaya çıkar. Birincisi; çevre değerlerinin korunması ve iyileştirilmesi için yapılması gereken harcamaların etkisi, ikincisi ise çevreye verilmiş olan zararların giderilmesi için ekonomide katlanılması gereken harcamalardır. Bu harcamalar: kirlenmenin maliyeti, çevre düzenlemesinin maliyeti (atık ücreti, atık katı maddelerin yeniden değerlendirilmesi, kirletme cezası vb.), fayda ve maliyetlerin dengelenmesidir.

Aşağıda Çevre Kirliliğinin Sonuçları ve Çözüm Önerileri Verilmiştir.

Problemler Kaynaklar Çözümler

Hava kirliliği
Kentleşme, arazi kullanımı, ormansızlaştırma, ulaşım, endüstri Kamuoyunu bilinçlendirme, toplu taşım, emisyon kontrolü

Su kirliliği
Kentleşme, iklim değişimi, arazi kullanımı, ormansızlaştırma, ulaşım, endüstri Kamuoyunu bilinçlendirme, tasarruf, havzaların temizlenmesi, havza yönetimi, yeşil dokunun artması

Toprak kirliliği
Endüstri, asit yağmurları, atıklar Atık kontrolü, Kamuoyunu bilinçlendirme

Küresel Isınma

İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi meydana getirmesi sonucunda dünya yüzeyindeki sıcaklığın artmasına, küresel ısınma denmektedir. Dünya’nın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor. Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtmakta ama bazı ışınlar (su buharı, karbondioksit ve metan gazı) Dünya’nın üzerinde oluşturduğu doğal örtü tarafından tutulmaktadır. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlamaktadır.

Son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaştırma, hızlı nüfus artışı, toplumlardaki tüketim çılgınlığı, sanayi (enerji ilişkili; kimyasallar, çimento üretimi), ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal (enerji ilişkili; anız yakma, çeltik üretimi, hayvan gübreleme vb.) enerji dışı etkinliklere dayalı olarak karbondioksit, metan ve diazotmonoksit gazlarının atmosferdeki yığılması artış göstermiştir.

Bilim insanlarına göre bu artış küresel ısınmaya neden olmaktadır. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0,5 ila 0,8 derece arttığını göstermektedir. Bilim insanları, son 50 yıldaki sıcaklık artışlarının insan hayatı üzerinde fark edilir etkileri olduğu görüşündedirler.

 

Grafik 6.2: 1961–1990 Dönemi Ortalamalarından Farklara Göre Hesaplanan Küresel Yıllık Ortalama Yüzey Sıcaklığı Anomalilerinin 1860–2010 Dönemindeki Değişimleri

Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri, en yüksek zirvelerden okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar Dünya’nın her yerinde hissedilir hâle gelmiştir.

Kutuplardaki buzullar erimekte, deniz suyu seviyesi yükselmekte ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları artmaktadır. Örneğin 1960’ların sonundan bu yana kuzey yarım kürede kar örtüsünde % 10’luk bir azalma olmuştur. 20. yüzyıl boyunca deniz suyu seviyelerinde de 10-25 cm arasında bir artış olduğu belirlenmiştir. Küresel ısınmaya bağlı olarak Dünya’nın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve su taşkınlarının şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun süreli şiddetli kuraklıklar ve çölleşme olduğu görülmektedir.

Kışın sıcaklıklar artmakta, ilkbahar erken gelmekte, sonbahar gecikmekte, hayvanların göç dönemi değişmektedir. Yani iklimler değişmektedir, bununla beraber bu değişikliğe dayanamayan bitki ve hayvan türleri ya azalmakta ya da tamamen yok olmaktadır. İnsan sağlığını küresel ısınma doğrudan etkilemektedir. İklim değişikliklerinin; kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve diğer bazı hastalıkları tetiklediği görüşü, bilim insanları tarafından ifade edilmektedir.

Yorum yapın