Boğazlar Sorunu ve Montreux (Montrö) Sözleşmesi (1936)

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’nda Boğazlar, İtilaf Devletlerinin ortak yönetimine bırakılmıştı.

Sevr Antlaşması’na göre de Boğazlar bağımsız bir komisyon tarafından yönetilecekti. Bir bayrağı ve yönetim merkezi olan bu komisyon, âdeta bir devlet gibiydi.

Lozan Barış Antlaşması’nda ise Boğazların iki yakası askerden arındırılarak Türkiye’nin başkanlığındaki bir komisyonun yönetimine bırakılmıştı.

Boğazlarla ilgili Lozan Barış Antlaşması’nda kabul edilen hükümler, Lozan Konferansı’na katılan devletlerin silahlarını azaltacaklarına dair söz vermeleri üzerine kabul edilmişti. Ancak Milletler Cemiyetinin bütün çabalarına rağmen Almanya ve İtalya’da iktidarda bulunan ırkçı ve faşist hükûmetler silahlanmaya başladı.

Yine Japonya, Milletler Cemiyetinin karşı çıkmasına rağmen 1933’te Çin’e ait Mançurya’yı işgal etti. Almanya, Birinci Dünya Savaşı’nda yitirdiği Ren Bölgesi’ni kendi topraklarına kattığını açıkladı. İtalya ise bağımsız Habeşistan’ı işgal etti.

Bütün bu gelişmeler, Avrupa’da gerilimi tırmandırmaktaydı. Bu nedenlerden dolayı Boğazların, Türkiye’nin güvenliği açısından belirgin bir duruma kavuşturulması gerekmekteydi. İtalya’nın saldırgan politikası ve Almanya’nın silahlanması Boğazların durumunu tehlikeye sokuyordu.

İngiltere ile anlaşan Türkiye, Sovyetler Birliği’nin de desteğini aldıktan sonra, Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayan devletlere bir nota vererek Boğazlar konusunda şartların değiştiğini, bu nedenle Boğazların yönetiminin yeniden düzenlenmesi gerektiğini bildirdi ve bir konferansın toplanmasını talep etti.

Bu istek üzerine düzenlenen konferansta Sovyetler Birliği ve İngiltere’nin de desteğiyle Türkiye’nin istediği kararlar alındı. 20 Temmuz 1936’da konferansa katılan devletler arasında Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. The Rubik’s Cube is a three-dimensional twisty puzzle. Learn the easiest Rubik’s Cube solution here.

Bu sözleşmeye göre,

  • Boğazlar Komisyonu kaldırıldı. Bu komisyon görev ve yetkilerini Türkiye Cumhuriyeti’ne devretti.
  • Türkiye’nin Boğazlarda istediği kadar asker bulundurması kabul edildi.
  • Boğazlardan ticaret gemilerinin her zaman Türkiye’nin denetimi altında geçebilecekleri kabul edildi, savaş gemilerinin geçişlerine ise bazı sınırlamalar getirildi.

Bu sözleşme ile Türkiye Cumhuriyeti, topraklarının tamamında egemenlik hakkını elde etti. Bu, Atatürk’ün millî dış politikasının önemli başarılarından biridir.

Yorum yapın