Bilim ve Felsefede Varlık

Bilim ve felsefe, yöneldikleri varlık alanında sordukları sorular, inceleme tarzları ve yöntemleriyle birbirinden ayrılır.

Bilim “Varlık nedir?”, “Varlık var mıdır?” gibi soruların cevaplarını öğrenmeye çalışmadığı için genel olarak varlığı bir problem alanı olarak görmez. Ancak farklı bilim dalları, varlık çeşitlerini ve olayları uzmanlıklarına göre ayrı ayrı inceler.

 

Onlarla ilgili yasalara ulaşmaya çalışır. Bunu yaparken de matematik ve mantık gibi formel bilimlerden yararlanır. Genel olarak fizik, hareketi; kimya, maddenin yapısını; biyoloji, canlılığı; jeoloji, yerin yapısını inceler.

Bunların dışında psikoloji, insan davranışlarını; sosyoloji, toplumsal yapıyı; tarih, yer ve zaman belirterek yaşanmış olayları; ekonomi, üretim – tüketim ilişkilerini inceler. Buna karşılık felsefe; “Varlık var mıdır?”, “Varsa ne türdendir?” gibi sorularla varlığı tartışma konusu yapar. Felsefe var olanı bilimlerin yaptığı gibi – varlığı parçalara ayırarak – indirgemeci bir yaklaşımla değil, bir bütün olarak inceler, yani bütüncül bir yaklaşım sergiler.

Örneğin sosyoloji, aile toplumsal grubunu incelerken dikey ya da yatay hareketlilik veya göç olgusuyla uğraşmaz, yalnızca aile grubunu inceler. İşte bu duruma bilimlerin indirgemeciliği denir.

Bilimlerin aksine felsefe, indirgemeci değil bütünlükçü bir yaklaşım sergiler. Örneğin, “Varlık var mıdır?”, “Varlık nedir?” gibi bilimin sormadığı bütüne dair soruları ele almasından ve cevap aramasından bütünlükçü bakış açısına sahip olduğu anlaşılır.

Yorum yapın