Bilginin Sınırları ve Doğru Bilginin Ölçütü

İnsanın bilemeyeceği bir şey var mıdır? Eğer varsa bunu neler belirler? Yaşanılan çoğu sorun, neleri ne şekilde ve kesin olarak bilemeyişten veya onu tanımlayamayıştan kaynaklanmaktadır.

Geniş bir çerçeveden bakılırsa bu durumun araştırılması, insanların bilgiden kaynaklı anlaşmazlıklarını çözmede önemli gelişmeler doğurabilir. Bu merkezde oluşan problemlerin çözümüne yönelik cevap arayışlarında felsefede iki kavram öne çıkar: Bunlar “sınır” ve “ölçüt” kavramlarıdır ve problem bu kavramlar üzerinden tartışılır.

Bilginin Sınırları ve Doğru Bilginin Ölçütü

Bilginin sınırı tartışmasında bazı düşünürler bilinenle bilinmeyeni ayırmak için bilgiye sınır çekmiş, bazı düşünürler ise böylesi bir sınırın olmadığını ileri sürmüştür. Tartışmanın merkez noktalarından biri insanın yöneldiği nesneyi gerçekte olduğu şekliyle bilip bilemeyeceğidir.

Bilgiye bir sınır çekilemeyeceğini düşünen filozoflar, insandan bağımsız bir varlık alanını kabul eder ve insanın o alandaki nesneleri olduğu gibi bildiğini savunur. Bilgiye bir sınır çekileceğini düşünen filozoflar, insanın o nesneleri olduğu gibi değil de kendisine göründüğü kadarıyla bilebileceğini savunur.

Bilgiye dair problemlerin tartışılmasında filozoflar bazı ölçütler ileri sürmüşlerdir. Aslında bilginin doğru olup olmadığını anlamak için bazen o bilgiyi bilinen bir bilgiyle karşılaştırır, bazen de onun gerçekle uyuşup uyuşmadığına bizzat bakar. Bilginin doğruluğunu belirlemede her zaman bir referans noktası vardır. Dolayısıyla sunulan bu ölçütler, farkında olunsun ya da olunmasın günlük hayatta kullanılmıştır.

Bu ölçütlerin her durumda doğruyu belirlediğini ve bundan başka bir ölçüt olamayacağını düşünmek de yanlış olur. Çünkü bu ölçütler, bazı durumlarda elverişli bazı durumlarda ise elverişsizdir ve bu yüzden sıkça eleştirilmiştir. Bu ölçütlerden öne çıkanlar; uygunluk, tutarlılık, tümel uzlaşım, apaçıklık ve yarar ölçütleridir.

Bilginin Doğruluğu İçin Önerilen Ölçütler

Uygunluk Ölçütü: Bu ölçüte göre öne sürülen ifade, bildirdiği şeyin nesnesiyle örtüşüyorsa doğrudur. Örneğin “Kapıyı çalan Zeynep’tir.” ifadesi kapı açıldığında Zeynep görülürse doğrudur.

Tutarlılık Ölçütü: Bu ölçüte göre öne sürülen ifade, doğru olarak kabul edilen başka bilgilerle çelişmiyorsa veya bir akıl yürütmeye dayanma sonucunda oluşmuş ve mantıksal açıdan geçerliyse doğrudur. Örneğin “Üçgen üç kenarlıdır.” ifadesi mantık açısından geçerli olduğu için doğrudur.

Tümel Uzlaşım: Bu ölçüte göre öne sürülen ifade, çoğunluk tarafından doğru kabul ediliyorsa doğrudur. “Resmî işlerde hasta ve yaşlılara öncelik tanınması gerekir.” ifadesi, çoğunluk tarafından kabul edildiği için doğrudur.

Apaçıklık (Açık-Seçik): Bu ölçüte göre öne sürülen ifade, açık ve seçik olması durumunda doğrudur. Örneğin dişi ağrıyan birinin dişinin ağrıdığını bilmesi açıktır. Hangi dişinin ağrıdığını bilirse açık olan durum aynı zamanda başka dişlerle karışmayacağı için seçik hâle de gelmiş olur. Dolayısıyla kişi hangi dişinin ağrıdığı bilgisini apaçık şekilde fark etmiş olduğu için ifade doğrudur.

Yarar Ölçütü: Bilgi, bu ölçüte göre pratik hayatta fayda verme koşuluyla doğrudur. Örneğin ölümcül bir hastalığın tedavisinde “X ilacı kullanılır.” ifadesi, o ilacın fayda sağlaması koşuluyla doğrudur.

Yorum yapın