Bilgi Felsefesinin Problemleri

Bilgi felsefesi, diğer adıyla bilgi kuramı, bilginin imkânı problemi üzerinde durmuştur. Sorun İlk Çağdan bu yana ele alınmış, işlenmiş olmasına karşın soruları değişmemiştir:

Doğru bilgi elde etmek mümkün müdür? Genelgeçer bir bilgi var mıdır? Hem bilen özne hem bilinen nesne bakımıdan doğru diyebileceğimiz, nesnesine uygun bilgi ile formüle edilebilen cevaplar çerçevesinde bilginin imkânı problemi gönümüze kadar gelmiştir.

Bilginin kaynağı problemi bilgi teorisi ya da bilgi felsefesinin üzerinde çözmek için uğraştığı ikinci bir problemdir. “Doğru bilgi elde edilebiliyorsa burada aktif olan aklımız mıdır yoksa düşüncelerimiz midir?”, “Onların dışında da bir işlevsellikten bahsedebilir miyiz?”, “Zihin, akıl, düşünme yetilerimizle mi, yoksa duyu verileri olarak mı bilgilerimizi elde ederiz?” Genelde akıl-duyu ikilemi çerçevesi temel olmak üzere bu iki kavramın terkipleri şeklinde yaklaşımların olduğunu görürüz. Akıl ve duyuları eşit ölçüde önemseyen veya bunlardan yanlızca birine değer verilen bir kombinasyonla karşılaşırız.

Bilginin sınırları bilgi felsefesinin uğraştığı bir diğer problem alanıdır. Bu problemle ilgili unsurlar, bilginin imkânı problemindeki saptanmış durumların devamı niteliğindedir. Bilginin sadece akıl yoluyla elde edilebileceğini savunan bir düşünür için ya da bilginin yalnızca deneyle elde edilebileceğini savunan başka bir düşünür için şunları söyleyebiliriz: Her iki düşünüre göre bilginin sınırları akıl veya deney alanlarından birisiyle çizilmiştir.

Bilginin kaynağını akıl ve deneyin dışında sezgi, fenomen, vb. kavramlarla açıklayan filozoflara göre bilginin sınırı da kaynakları için tarif edilen dinamiklerin gösterdiği alanla belirlenmiştir.

Bilgi felsefesi kuramı kapsamında ele alınan problemlerden biri de bilginin ölçütüdür. Doğru bilgi varsa bunun bir de bizi doğruluğundan emin kılan ölçütünün olması gerekir. Kim bilebilir? Kim biliyor? Doğru nedir? sorularına kestirmeden şöyle bir cevap verilebilir. Doğru, düşüncemizin nesnesiyle olan uygunluğudur. Başka bir ifadeyle gerçekle örtüşmesidir.

Pragmatistlere göre doğruluğun ölçütü yarardır. Sonuçta bir şey herhangi bir durum için yararlıysa doğrudur. Enstrümantalist pragmatist (Araçsal yararcı) Deweyʼye göre doğru, problemlerimizin çözümünde araç rolü oynadığı sürece doğrudur.

Bilginin değeri bilgi felsefesi çerçevesinde ele alacağımız son problemdir. Değer kavramı “Özne ile nesne arasındaki ilgi ve bağın sonucunda oluşan bilginin niteliği nedir?” sorusuyla anlam kazanmaktadır. Özne ilgisi ve bağ, bilginin nesneleşmesinde değer kavramı kadar önemli bir fonksiyon üstlenir. Bilgi, değerlerle eylem alanında görünür hâle gelir. “Bilgide doğru ve yanlış nedir?” sorusuyla “Bilginin yanlış kullanımı nasıl önlenmelidir?” sorusuna da cevap aramak için zemin hazırlanır.

Yorum yapın