Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık

Babürlerde kültür ve uygarlık başlığı altında devlet yönetimi, ordu, toprak yönetimi, din ve inanış, adliye, bilim, dil ve edebiyat, ekonomi, sanat alanlarına bakalım.

Babürlerde Devlet Yönetimi

Babür Devleti’nin başında bulunan hükümdarlar için padişah, şehinşah, şah ve hakan unvanları kullanılmıştır. Babürlerde hükümdardan sonra devlet işlerinde en yetkili kişi vekil-i mutlak denilen hükümdar vekili idi. O, bütün sivil ve askerî işlerde hükümdarın vekili durumundaydı.

Devletin gelirlerine, arazi işlerine ve çalışanların maaşlarının ödenmesine bakan kişiye vezir denirdi. Vezir en büyük divan olan Divan-ı âlânın da başkanıydı. Divan-ı âlânın görevi devletin genel giderlerini

denetlemek, devletin gelir ve gider defterinin tutulmasını sağlamak ve hükümdarı  bu konularda aydınlatmaktı. Babür Devleti yönetim bakımından vilayetlere (şube) ayrılmıştı. Bu vilayetlerin başında hem vali hem de komutan görevi gören şubedarlar bulunurdu. Şubeler,“kazalara”(serkar); kazalar da kasabalara (pergene) ayrılmıştı. Şehirlerin emniyetini kutval denilen askerî görevliler sağlardı. Ayrıca ordunun yönetiminden ve mali işlerinden sorumlu olan görevliye “mîr bahşı” (bakşi) denilirdi.

Babürlerde Ordu

Babür ordusunun büyük bir kısmı, tuyul (ikta) sahibi kişilerin sipahilerinden oluşuyordu. İkta sahipleri belirli sayıda asker beslemek ve onları devamlı savaşa hazır tutmak zorundaydı. Ayrıca Timur Devleti’nde olduğu gibi hükümdarların güvendiği kişilerden oluşan hassa askerleri de vardı. Yayalar, süvariler ve filler savaşta önemli rol oynarlardı. Zamanla top ve tüfek kullanımı yaygınlaşınca ordudaki fillerin sayısı azaltıldı. Babür Devleti, yaklaşık iki yüz bin kişilik bir orduya sahipti.

Babürlerde Toprak Yönetimi

Babür Devleti’nde doğrudan doğruya hükümdarlara ait topraklara “halise” topraklar, hizmetleri karşılığında çeşitli idarecilere ikta olarak verilen topraklara da “tuyul” topraklar denilmiştir. Halise ve tuyul topraklar dışında ilimle uğraşanlara ve yoksullara geçici hizmet karşılığında verilen “suyurgal” toprakları da vardı. Babür Devleti’nin başlıca gelir kaynakları bağlı devlet veya beylerin ödedikleri vergiler ile tuzla, gümrük, cizye ve topraktan alınan vergilerdi.

Babürlerde Din ve İnanış

Babür hükümdarları Hindistan’da İslamî yaşayışa ve bu dinin yayılmasına büyük önem verdiler. Din adamlarına karşı saygılı oldular. Onların bilgili yetişmesine gayret gösterdiler. Dinî konularda hoşgörüleri ile tanınan Babür hükümdarları, şer’i hukukun yanında örfi hukuka da yer verdiler. Babür Devleti’nde din işlerine sadr denilen din adamları bakardı. Bunların başındaki kişiye ise “sadrü’s südûr” denirdi. Bunlar vakıf işlerini de düzenler ve yürütürlerdi.

Babürlerde Adliye

Devletin merkezinde adalet işlerinin başında“Kadı-ülkuzzat” bulunurdu. Her şube (vilayet) merkezinde ve kazalarda kadılar vardı. Bunlar davaları şeriata göre sonuçlandırırlardı. Hükümdarlar da belli günlerde davalara bakarlar, yanlarındaki kadılara danışarak hükümler verirlerdi.

Babürlerde Bilim Dil ve Edebiyat

Babür hükümdarları, etraflarında bilgin, şair ve sanatçıları toplamışlar, onları korumuşlardı. Özellikle Ekber, eğitime büyük önem vermişti. Onun zamanında birçok medrese açılmıştı. Mektep ve medreselerde; ahlâk, matematik, tarım, ölçme bilgisi, astronomi, ev idaresi, genel idarecilik, siyaset, tıp, mantık, tarih ve dinî bilimler öğretilirdi. Ekber, bilim adamlarıyla tartışmalar düzenlerdi. Bilgi ve mantığıyla karşısındakini yenmiş olanı ödüllendirirdi.

Ekber döneminde pek çok eser Farsçaya çevrilmişti. Tarihçi Ebul-Fadl Allâmî, Ekber adına hatta onun ağzından yazmıştı. Ünlü eserleri, Ekbernâme ve Ayin-i  Ekberî idi. Hoca Nizamüd-Din Ahmed ise tarafsız olarak tarihî olayları kaydetmişti. “Tabakatı Ekberî” adlı eseri Hindistan tarihlerinin en önemlilerinden biridir.

Babür İmparatorluğu’nda resmi dil Farsça idi. Saray ve ordu da ise Türkçe konuşulurdu. Bu dönemde Türk diline ait sözlük ve gramer kitapları yazılmıştı. İmparatorluğun, kurucusu Babür, şair ve aynı zamanda Doğu Türkçesinin nesir dalındaki ünlü siması idi.

Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.29 Babürnamede Bir Bahçenin Babür Kontrolünde Düzenlenmesini Gösteren Bir minyatür.

Babür’ün, Doğu Türkçesi ile kaleme aldığı seyahat ve hatıra kitabına “Vekayi,” genellikle de “Babürname” denilmektedir. Eser sade, tabii, yaşanılan hayata uygun, samimi bir ifade ile yazılmıştır. Babür eserinde idari, ahlaki, fikrî ve edebî hayatını anlatmıştır. Ayrıca gezip gördüğü tanıdığı yerlerin sosyal ve kültürel özelliklerini de belirtmiştir.

Babür’ün,  Vekayi’den  başka  Aruz  Risalesi ve Divanı vardır. Aruz Risâlesi’nde, aruz ile yazılan, Türklere mahsus bazı nazım şekilleri hakkında bilgiler verilmektedir. Şair hükümdarın Divan’ı ise; onun yalnız sanatını değil, hayatını, olaylar karşısındaki duygu ve düşüncelerini ortaya  ko yan önemli bir eserdir. Babür’ün şairliğinde Ali Şir Nevâ’inin etkisi görülmektedir.

Babürlerde Ekonomi

Babürlüler, Hindistan’ı bayındır hâle getirmek, ticareti canlandırmak ve tarım üretimini artırmak için tedbirler almışlardır. Topraklar işlenmiş, sulama kanallarının yardımıyla tarımsal üretim artırılmıştır.

Babür Devleti’nde üretilen başlıca tarım ürünleri buğday, pirinç, pamuk ve darıdır. Avrupa’ya ihraç ettikleri tarım ürünleri ise afyon, çivit, biber ve çeşitli baharatlardır. Babür Devleti’nde pamuklu dokuma, gemi yapımı, şeker ve yağ sanayisi ile kuyumculuk, altın, gümüş, fil dişi ve oymacılık gibi el sanatları da gelişmişti.

Babür Devleti güçlü bir ihracat potansiyeline sahip bir ülke idi. Barut yapımında kullanılan güherçile, ihraç edilen malların başında geliyordu. Altın ve gümüş gibi değerli madenler Hindistan’da az olmasından dolayı dışarıdan temin edilmiştir.

Ordunun ihtiyacını karşılamak için Türkistan, İran ve özellikle de Arabistan’dan çok sayıda at getirilmiştir.

Babür Devleti’nde kara ticareti Türkistan, Horasan ve İran ile Lahor, Kabil, Kandahar üzerinden kervanlarla yapılırdı. Coğrafi keşifler sonucu Ümit Burnu yoluyla Hindistan’a ulaşılınca, bu kervan yolu eski önemini yitirmiştir. Daha sonraları Avrupalı tüccarlar Hindistan ticaretinde etkili olmuşlardır. Özellikle İngilizler, tüccarları için Faktory (Fektori) denilen bölgeler elde ederek, buralarda yerli tüccarlardan aldıkları malları depoluyorlar, ticari gemileri gelir gelmez de bu malları gemilerine yüklüyorlardı. Önceleri ticari amaçla Hindistan’a yerleşen İngilizler, daha sonralarda ise Hindistan’ı İngiliz Sömürge İmparatorluğu’nun bir parçası durumuna getirmişlerdir.

Babürlerde Sanat 

Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.30 Agra Camii Zemini

Babürlüler Hindistan’da kültür ve medeniyetin gelişmesinde büyük rol oynamışlardır. Kendilerine has bir mimari tarz geliştirdikleri gibi ülkenin her tarafını önemli eserlerle süslemişlerdir. Yaptıkları eserlerde yontulmamış kırmızı kum taşı ve ak mermeri bolca kullanmışlardır. Sultan Babür, Hindistan’da beş yıl gibi kısa bir süre bulunmasına rağmen, birçok eser yaptırmıştır. Panîpat Zaferini ebedileştiren Kabil Şah Camii, Sambhal Camii ile Agra Camisi bunlardan bazılarıdır. Sultan Hümayun devrinde birçok eser yaptırılmışsa da, bugün bunlardan çok azı ayakta kalabilmiştir. Sultan Hümayun, Agra’da yıkık bir cami ile Fethâbât Camisi’ni inşa ettirmiştir.

Sultan Ekber, uzun süren saltanatı sırasında pek çok mimari eser yaptırmıştır. Bu eserlerin başlıcaları, Hümayun Türbesi, Şemseddin Eteke Han Türbesi, Agra Kalesi, Lahor Kalesi, Givalyor’da Muhammed Gavs Türbesi, Cavnpur Köprüsü ve Agra’nın batısında yaptırdığı Fetihpur Sikri Şehri’dir. Fetihpur Sikri, her türlü ihtiyacın karşılandığı bir şehir olup, içinde camiler, türbeler, hanedan hanımları için saraylar yapılmıştır.

Sultan Cihangir’in mimarlık alanındaki çalışmaları, diğerlerine göre azdır. Onun döneminde yapılan eserler arasında Lahor’da Motî Mescid (İnci Cami) ile tamamına yakını beyaz mermerden inşa edilmiş olan, kayınpederi İtimâd ed-Devle  için Agra’da yaptırdığı türbesidir.

Şah Cihan devrinde Babürlü mimarisi en parlak  dev rini yaşamıştır. Bu devirde yapılan eserlerin en önemlisi Tac Mahal’dir. Şah Cihan, ölen karısı Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) için yaptırmıştır. Tac Mahal’in çok güzel bir bahçesi ve yakınında da bir camisi vardır.

Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.32 Tac Mahal

Şah Cihan devrinin  en önemli eserlerinden birisi de Delhi Kalesi’dir.İstanbul’daki Topkapı Saraylar topluluğunun bir benzeridir. Sultan Alemgir devrinde mimari yönden bir çöküş başlamış olsa da buna rağmen yine de bazı eserler yaptırılmıştır. Bunlar Lahor’daki Padişahî Cami’si ve Delhi kalesindeki Motî Mescit’idir.

Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.33 Delhi Kalesi

Babür Devleti’nde süsleme sanatları içerisinde özellikle kakmacılık çok gelişmiştir. İnşa edilen mimari eserlerin iç ve dış yüzeyleri, genellikle mermere kakılan renkli değerli taşlarla çeşitli şekiller meydana getirilerek süslenmiştir. Ayrıca Babürlerde minyatür sanatı da çok gelişmiştir.

 

Babürler | Babür Devleti (1526-1858)
Babür Devleti’nde Kültür ve Uygarlık

Yorum yapın