Azınlıkların Kurduğu Zararlı Cemiyetler ve Amaçları Nelerdir?

Osmanlı Devleti, Türklerin egemen olduğu çok uluslu bir devletti. Osmanlı yasalarına göre azınlık olarak tanınan Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler Osmanlı egemenliği altında huzur ve mutluluk içinde yaşamaktaydılar.

Ancak on dokuzuncu yüzyılda Rusya, İngiltere ve Fransa’nın kışkırtması sonucu azınlıklar çeşitli cemiyetler kurarak bağımsızlık mücadelesine girişmişler ve Osmanlı Devleti’ni ekonomik ve siyasal açıdan güç durumda bırakmışlardı.

Rumlar ve Ermeniler, belli bölgelerde egemenlik kurmak için İtilaf Devletlerinin desteği ile Türkleri göçe zorladılar ve bu bölgelerde çoğunluğu elde etmeye çalıştılar. Çünkü bu bölgelerde beş yıl sonraki halk oylamasında çoğunluğu elde edemezlerse bu bölgeler yine Türklerin egemenliğinde kalacaktı.

Devletin çöküşünü amaçlayan bu azınlıkların kurduğu zararlı cemiyetlerin en önemlileri şunlardır:

Mavri Mira (Kara Gün) Cemiyeti

İstanbul Rum Patrikhanesine bağlı olarak kurulan Mavri Mira Cemiyeti, Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmak istiyordu. Yunanistan bu cemiyete her türlü yardım ve desteği vermekteydi. Cemiyet, Yunan Hükûmetinden aldığı emirler doğrultusunda Rumları kışkırtarak çeşitli bölgelerde silahlı çeteler kurmakta ve Türkleri bu bölgelerden göçe zorlamayı amaçlamaktaydı. Patrikhaneye bağlı kilise ve manastırlar, okullar, izcilik örgütü ve Yunan Kızılhaçı bu cemiyetin istekleri doğrultusunda hareket ediyordu.

Etnikieterya

İlk adı Filikieterya olan Etnikieterya Cemiyeti, 1814 yılında Yunanistan’da gerçekleşen bir isyan sırasında kurulmuştur. Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra çalışmalarına tekrar başlamış, Batı Anadolu Bölgesi’ndeki Rum nüfusun artırılması için kurdurduğu derneklerle yasa dışı güçleri örgütleyerek Büyük Yunan Krallığı ve Trabzon dolaylarında Rum Pontus Devleti kurmak amacıyla çalışmalar yapmış zararlı bir cemiyettir.

Pontus Rum Cemiyeti

Bu cemiyet, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rum Pontus Devleti kurmak amacıyla İstanbul’da çalışmalarına başladı. Bunun için silahlı çeteler kurarak bu bölgede huzursuzluk çıkarmaya çalışıyordu. Böylece Mondros Ateşkes Anlaşması hükümlerine göre İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecekti. Rumların bu çalışmalarına karşılık, bölgedeki Türkler de silahlanarak can ve mallarını korumaya çalıştılar. Silahlı direnişle karşılaşan Rumlar, amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayınca İtilaf Devletlerine başvurarak bu durumun engellenmesini istediler. Bu devletlerin baskısı sonucu, Osmanlı Devleti, huzur ve güven ortamını sağlamak amacıyla geniş yetkilerle Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a gönderdi.

Yorum yapın