Atatürk’ün Düşünce Sistemini Oluşturmasına Neden Olan Etkenler Nelerdir?

Dünyanın en eski milletlerinden biri olan Türkler köklü bir kültüre sahiptir. Türk milleti, dünya üzerinde en çok devlet kuran milletlerden biridir.

Bu millet, asla tutsak olmamış ve tutsak olmayı kabul etmemiştir. On altıncı yüzyılda Osmanlı Devleti, dünyanın en güçlü devletlerinden biri hâline geldi. Ancak Avrupa hızla kalkınmasını gerçekleştirirken Osmanlı Devleti, on sekizinci yüzyılda gerilemeye başladı ve Avrupa’daki yenilikleri zamanında izleyemedi.

Fransız İhtilali’ni gösteren temsilî bir resim (Ressam: Jean-Pierre Houël-Fransa Ulusal Kütüphanesi)

Osmanlı Devleti’ni yönetenler bu duruma son vermek için çözüm yolu olarak “Batılılaşma” fikrini benimsediler. Batılılaşma çabaları da yeterince başarılı olamadı. Osmanlı Devleti’nin bünyesinde yüzyıllarca barış ve huzur içinde yaşamış milletler, 1789 Fransız İhtilali sonucu dünyaya yayılan milliyetçilik akımının etkisi ve özellikle İngiltere ve Rusya’nın kışkırtmasıyla bağımsızlık arayışına girdiler.

On dokuzuncu yüzyıl boyunca birçok millet, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsız devletler kurdu. Diğer yandan başta Fransa olmak üzere Avrupa devletlerine verilen ekonomik ayrıcalıklar, bilimsel ve teknik alanda gerileme ve kapitülasyonlar, Osmanlı topraklarında sanayinin kurulmasını önlediği gibi üretim yapan işletmelerin de kapatılmasına neden oldu.

Osmanlı ülkesinde sanayi ve ticaret Müslüman olmayan milletlerin ve yabancıların eline geçti. Öte yandan savaşlarda alınan yenilgiler ağır koşullar içeren barış antlaşmalarını da beraberinde getirmişti. Başta İngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere birçok devlet sık sık Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaya başladı.

Devlet yönetimi, ordu, maliye, eğitimdeki sorunlar; halkın gelirinin azalması gibi olumsuz gelişmeler önlenemediği gibi yeni problemler de ortaya çıktı. “Böyle gelmiş, böyle gider.” düşüncesi toplumun her kesiminde egemen olmaya başladı.

Atatürkçü düşünce sistemi, ona adını verdiğimiz önderin eseridir. Atatürk’ün fi kir hayatını, doğup büyüdüğü ortamın şartları belirlemiştir. Atatürk, kendi düşünce sistemini kurmaya genç yaşlarda başlamış; bu hazırlık evresi olgunlaşma çağına kadar sürmüştür. Bu ilk evrenin tamamlanma süreci Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı yıllara kadar uzanır. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi Atatürk’te daha önce oluşmaya başlayan düşüncelerin kesinlik kazandığı döneme kadar sürmüştür. Atatürkçü düşünce sistemini iki aşamada incelemek mümkündür. Birinci aşama Atatürkçü düşünce sisteminin oluşmaya başlaması, ikinci aşama ise Atatürkçü düşünce sisteminin olgunlaşmasıdır.

Bir liderin kişiliğinin ve fi kirlerinin oluşmasında, içinde bulunduğu çevrenin etkisi büyüktür. Atatürkçü düşünce sisteminin oluşmasında da Atatürk’ün yaşadığı ortamın, ailesinin ve özünde var olan bağımsızlık duygusunun etkileri önemli bir yere sahiptir. Selanik, toplumsal yapısı nedeniyle farklı fi kirlerin ve birçok siyasal olgunun meydana geldiği, aynı zamanda ticari faaliyetlerin yoğun olarak yaşandığı bir liman kentiydi. Mustafa Kemal’in çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği Selanik ve çevresi, Avrupa’daki gelişmelerden en çok etkilenen bölgelerden biri idi. Bu sebeple Müslüman olmayan halklar devlete karşı sık sık ayaklanıyorlardı.

Mustafa Kemal, öğrenim hayatı boyunca bazı öğretmenlerinden önemli bilgiler edinerek geleceğe hazırlanmıştır. Selanik Askerî Rüştiyesinde kendisine “Kemal” adını veren ve matematik dersini sevdiren Yüzbaşı Mustafa Bey, onun hayatında önemli bir yere sahiptir. Yine aynı okulda Fransızca öğretmeni Nakiyüddin Yücekök, Mustafa Kemal’in bilinçli bir insan olarak yetişmesinde son derece etkili olmuştur.

Manastır Askerî İdadisindeki tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Bey de Mustafa Kemal’in düşünce yapısını etkileyen en önemli öğretmenlerinden biridir. Bu öğretmen, genç Mustafa Kemal’e millî tarih bilincini aşılayarak onun, Fransız İhtilali’nin çıkış nedenlerini ve getirdiği sonuçları kavramasını sağlamıştır. Yine Harp Okulu yıllarında en çok etkilendiği öğretmenlerinden biri olan Yüzbaşı Naci Eldeniz ve Harp Akademisinde taktik dersi veren Yarbay Nuri Bey de Mustafa Kemal’in düşünce hayatında yeni ufuklar açılmasını sağlamıştır.

Atatürk’ün gençlik yıllarından itibaren etkilendiği fikir insanları olmuştur. Bunlardan en önemlileri Namık Kemal, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul ve Tevfi k Fikret’tir. Namık Kemal’in kitaplarını okuyarak vatan ve millet konusundaki düşüncelerinden etkilenen Mustafa Kemal, özellikle Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul’un tesirinde kalarak Türkçülük düşüncesiyle yurdun kurtulacağını ve millet iradesine dayalı bir Türk Devleti’nin kurulacağını düşünmeye başlamıştır.

Atatürk’ün fikirlerinin oluşmasında önemli yabancı düşünür ve yazarlar da etkili olmuştur. Jean Jack Rousseau, Voltaire, Montesquieu, Descartes (Dekart) ve Kant gibi fikir insanları Atatürk’ün düşünce yapısının oluşumuna katkıda bulunmuştur.

Atatürk, gençlik yıllarından itibaren Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve askerî sorunları yakından takip etmiştir. Osmanlı Devleti’nin bu sorunları çözmesi için çareler aramaya başlamıştır. Bu amaçla dünyada meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmeleri araştırarak çözümler üretmiştir. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan eşitlik, özgürlük ve milliyetçilik gibi fikir akımlarından etkilenmiştir.

Fransız İhtilali’nin siyasal alanda büyük değişimlere neden olduğunu ve getirdiği fikir akımlarının bütün dünyayı derinden etkilediğini görmüştür. Sanayi İnkılabı ile siyasal ve ekonomik ilişkilerin yeniden şekillendiğini, milliyetçilik hareketlerinin çok uluslu imparatorlukların yıkılmasına neden olduğunu, bilim ve teknoloji alanında büyük ilerlemeler kaydedildiğini görmüştür.

Avrupa’da bilim, sanat ve kültür alanında önemli gelişmeler yaşanırken Osmanlı Devleti karşılaştığı sorunlar nedeniyle yenilik hareketlerine girişmiş fakat yapılan düzenlemeler köklü bir değişikliği içermediği için istenilen sonuçlar alınamamıştı. Osmanlı aydınları Avrupalı devletlerin iç işlerimize müdahale etmelerini engellemek ve Osmanlı Devleti’ni eski gücüne kavuşturmak için çeşitli düşünceler (Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık) ortaya koymaya başladılar.

Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde Osmanlıcılık fikrini savunarak Osmanlı topraklarında yaşayan farklı kimlikleri yurttaşlık bağı ile birleştirmeyi amaçladılar. Ancak yapılan bütün iyi niyetli çalışmalara rağmen isyanlar giderek artmaya başladı. Bu gelişmeler Mustafa Kemal’in millet egemenliğine dayalı devlet kurma fikrini güçlendirdi. O, yıkılmak üzere olan bir devletin yerine çağdaş, millî egemenliğe dayalı, tam bağımsız bir devlet kurmak için edindiği bilgi ve deneyimlerden yararlandı. Mustafa Kemal, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına bir tepki olarak doğan Türkçülük fikrini benimsemeye başladı. Bütün bunlardan da anlaşıldığı gibi Atatürk’ün düşünce sisteminin oluşmasında pek çok unsurla beraber Türkçülük fikrinin önemli bir yeri vardır. Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikeye düştüğünü gören Atatürk bu durumdan kurtulmanın çaresi olarak Türkçülük fikrini benimsemiştir.

Atatürk’ün, Birinci Dünya Savaşı’nda büyük bir asker olarak mesleğinin en üstün temsilcilerinden biri hâline gelmesi ile düşüncelerinin olgunlaşması paralellik gösterir.

Turhan Feyzioğlu’nun Atatürkçü düşünce sisteminin oluşması ile ilgili düşüncelerini okuyalım.

“Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi büyük bir hata idi. Almanya mutlaka yenilecek ve Osmanlı Devleti’ni de peşinden sürükleyecektir.” Birkaç kez sorumluları bir an önce savaştan çekilmek için uyarır. Dikkate alınmaz. Bu arada yabancı bir güce bağlılığın ne kadar onur kırıcı olduğunu da görür. Türk ordusuna komuta eden Almanları hazmedemez. Akılcı bir çözüm yolu arar. Bu arada Ziya Gökalp’in görüşlerini büyük ölçüde beğenir. Artık düşüncesinin ana çerçevesi ortaya çıkmaktadır. (Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, Atatürkçülük, s. 17.)

Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte ülkemizin içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan yorgun çıkan Türk milletinin ekonomik, sosyal ve siyasal durumu büsbütün bozuldu. Galip devletler ülkemizin önemli bir bölümünü işgal etmeye başladılar. Osmanlı Hükûmeti ve padişah, Türk milletinin özgürlüğünün elinden alınmasına tepki göstermedi.

Toplumun büyük bir bölümünün umutsuzluğa düştüğü bir dönemde Mustafa Kemal, bir lider olarak harekete geçti. Artık Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşaması için millet egemenliğine dayalı yeni bir devletin kurulması gerekiyordu. Atatürk, bu ülküsünü gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu gücü Türk milletinden alarak yola çıktı. Atatürk’ün, Türk milletinin tarih boyunca hür yaşamayı ilke edinmiş asil bir millet olduğuna inancı tamdı.

Bu milletin asla esir yaşamayacağını biliyordu. Gerçekleştirilen işgallerle Türk milletinin bağımsızlığının tehlikeye düşmesi, Mustafa Kemal’in düşünce yapısında bağımsızlık ve millet egemenliği kavramının daha da güçlenmesinde etkili oldu. Ona göre, tarih boyunca bağımsız yaşamış Türk milleti, başka devletlerin egemenliği altına giremez; asla bağımsızlığından taviz veremezdi. Atatürk, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden hemen sonra Millî Mücadele’yi başlatmak için 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktı.

Mustafa Kemal’in düşüncelerinde yer alan bağımsızlık ve millî egemenlik ülküsü son derece önemli kavramlardı. Mustafa Kemal, yurdumuzun içinde bulunduğu durumdan kurtulması için akılcı ve gerçekçi ilkeler tespit etti. Millî egemenliğe dayalı yeni bir devletin kurulması için planlar yaptı. Bu planları yapmasında köklü tarih bilgisi ve kültürü ile Türk milletine duyduğu güven en büyük etken oldu. Türk milletinin önemli bir bölümünün umutsuzluğa düştüğü bir dönemde Mustafa Kemal, bir lider olarak milletine güvenip harekete geçti.

Mustafa Kemal, millî bir devlet kurmak ve yönetimde millet iradesini egemen kılmak için Amasya Genelgesi’nin “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” ilkesini tek yöntem olarak görmüştür. Diğer yandan Erzurum ve Sivas Kongrelerinde millî iradeyi egemen kılarak onu yeni kurulacak devletin temel dayanağı yapmıştır.

Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Ali Fuat Cebesoy’la birlikte Amasya Genelgesi üzerinde çalışma yaparken (1919)

Atatürkçü düşünce sistemi; Türk milletinin bağımsızlığını, barış ve huzur içerisinde yaşamasını, devlet yönetiminde millî iradeyi temel ilke edinmiştir. Mustafa Kemal, cumhuriyetin ilanından sonra yaptığı bütün yenilikleri aklın ve bilimin öncülüğünde gerçekleştirmiştir. Atatürkçü düşünce sisteminin en önemli hedefl erinden biri de millî kültürü çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmaktır.

Mustafa Kemal, İstanbul’un işgal edilmesi ile birlikte 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışını sağlamıştır. TBMM’nin açılması, Mustafa Kemal’in millî egemenlik düşüncesinin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adımdır. Bu tarihten sonra Atatürk, düşüncelerinde yer alan birçok plan ve projeyi sırası geldikçe birer birer uygulamıştır. Mustafa Kemal, vefatına kadar geçen süreçte her fırsatta ulusal egemenliği geliştirmeye çalışmış; kişilere bağlı yönetimlerin sakıncaları ile millî egemenliğin üstünlüklerini açıklamıştır.

Çağdaş bir toplum ve devlete yakışan yönetim modelinin, ulusal egemenlik temeline dayanan sistem olduğunu çok iyi bilen Atatürk, millî egemenlik ilkesine ters düşen saltanat ve halifeliği kaldırarak millî egemenliğin kurulmasını sağlamıştır. Atatürkçü düşünce sisteminde millî egemenlik ilkesi; demokrasi ve laikliğe dayalı devletin temel unsuru olarak kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal, TBMM’den çıkarken (1930)

Atatürk, Sanayi İnkılabı ile ortaya çıkan ekonomik kalkınma modellerini incelemiştir. Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlardan kurtulması için akılcı ve gerçekçi ilkeler tespit etmiştir. Böylece milletin ve ülkenin kurtuluşunu sağlamak için bir düşünce sistemi oluşturmuştur. Atatürk, Türk halkını çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak amacıyla çalışmalar başlatmış ve bir dizi inkılap yapmıştır. Bir çağdaşlaşma hareketi olan ve her alanda Türk milletini modern bir yapıya kavuşturan Atatürkçülük, “Atatürkçü düşünce sistemi’’ olarak tanımlanır. Çünkü Atatürkçülük ile Atatürkçü düşünce sistemini oluşturan temel ilkeler ve konular aynıdır.

Yorum yapın