Atatürk ve Sanat

Atatürk sanatı seven, sanatçıya değer veren ve onları destekleyen bir devlet adamıydı. Çocukluğundan itibaren sanata ilgi duymuş ve sanatın bazı dallarıyla yakından ilgilenmişti. Gençliğinde şiir ve edebiyatla ilgilenmiş, Namık Kemal’in şiirlerini okumuş ve ondan etkilenmişti.

Atatürk, şiir ve edebiyat dışında müziğe de büyük ilgi duymuştu. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş, oynanan halk oyunlarına katılmıştı.

Atatürk sanatı, “Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, yontma, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.”  sözleriyle tanımlamıştır.

Atatürk, daha cumhuriyet kurulmadan önce müzeciliğe ve arkeolojiye değinmiş, her alanda olduğu gibi arkeoloji biliminde de dünyanın uygar ülkeleri düzeyinde olmayı hedef göstermiştir. O, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulacağına o kadar inanmıştır ki Sakarya Meydan Savaşı’nın tüm hızı ile devam ettiği, top seslerinin Ankara’ya ulaştığı günlerde, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinin temelini oluşturan Eti Müzesinin kurul­ması emrini vermiştir. Ayrıca Atatürk, TBMM’nin açılışının hemen ardından, 9 Mayıs 1920’de göreve başlayan ilk hükûmetin yapacağı işler arasında eski eserlerin derlenmesini ve yeni müzeler kurulmasını istemiştir. Bu amaçla Maarif Vekâletine bağlı Eski Eserler Müdürlüğü (Asar­ı Atika Müdürlüğü) kurulmuştur.

Her fırsatta tarihî yerleri ve müzeleri ziyaret eden Atatürk, 1929 yılında Sultan Ahmet Camisi’nin restorasyo­nunu incelemiş ve onarımın çabuklaştırılmasını istemiştir.

Atatürk, “Büyük devletler kuran atalarımız büyük ve kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve dünyaya bildirmek bizler için bir borçtur.”  sözleri doğrultusunda 15 Nisan 1931 tarihinde Türk Tarih Kurumunun kurulmasını sağlamıştır. Mirasının bir bölümünü, araştırmalarda ve kazılarda kullanıl­ması için bu kuruma bırakmıştır.

Türk Tarih Kurumunun kurulmasıyla Türkiye’nin çeşitli yerlerinde arkeolojik kazılara başlanmıştır.

1933 yılında Ankara’ya on altı kilometre uzaklıkta bulunan Ahlatlıbel kazıları gerçekleşmiş, Bakır Çağı ve Hitit devirleri incelenmiştir

Fotoğraf 1.6 Güneş Kursu, Alacahöyük, 24 cm, Çorum, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara

.

1934 yılında Çorum ­ Alacahöyük kazıları başlamıştır. 1935 yılında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık tarafından Hattilere ait Güneş Kursu bulunmuştur (Fotoğraf 1.6). Ankara’nın Sıhhiye Meydanı’nda yapılmış olan Geyik Figürlü Güneş Kursu bu eserin anıtsal özelliklerine sahip bir kopyasıdır (Fotoğraf 1.7). Atatürk bir dönem Alacahöyük kazılarını yerinde incelemiştir.

Fotoğraf 1.7 Ankara’da Sıhhiye Meydanı’nda yer alan Geyik Figürlü Güneş Kursu’nun anıt özelliği taşıyan kopyası

1935 yılında Ankara Dil ve Tarih ­ Coğrafya Fakültesi açılmış, bu fakültede ders vermek için yetiştirilmek üzere Sedat Alp, Ekrem Akurgal, Halil İnalcık, Mebrure Tosun gibi birçok genç akademisyen Almanya’ya gönderilmiş­ tir.

Atatürk, heykel ve resim sanatıyla da yakından ilgilenmiştir. Bunu, şu sözleriyle dile getirmiştir: “İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekni­ğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” 

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanının 10. yıl dönümünde Anadolu’ya “yurt gezileri” adı altında ressamlar göndermiştir. Bu ressamlarımızın yaptığı resimler, Ankara ­ Ulus’ta Eski Maarif Vekâleti binasının çatı katında, “Türk İnkılap Sergisi” adı altında sergilenmiş ve açılışı da Atatürk tarafından yapılmıştır.

Atatürk, heykel sanatının gelişmesi için de çeşitli konuşmalar yapmıştır. Bursa’da 1923 yılında kendisine abideler hakkında sorulan soruya verdiği şu cevap, yeni rejimin konuya bakış açısını net bir şekilde ortaya koyar: “Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecek­tir… Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin sebeplerinden biri olan heykeltıraşlığı en üst derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesinde atalarımızın ve bunlardan sonra yetişecek evlatlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir… Güzel sanatlarda başarı, bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün başarılarına rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmak­tan daima mahrum kalacaklardır.”  Bu konuşmadan üç buçuk yıl sonra, ilk Atatürk heykeli Gülhane Parkı’nda Sarayburnu’nda açıldı. Bunu Ankara Ulus’taki Zafer Anıtı, Afyonkarahisar Zafer Anıtı, Samsun Atatürk Anıtı gibi eserler izledi.

Atatürk’ün güzel sanatlara, arkeoloji ve müze çalışmalarına verdiği destek kısa sürede ürünlerini vermeye başlamıştır. Yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan eserler, kurulan çağdaş müzelerde sergilenerek insanlığın hizmetine sunulmuştur.

Yorum yapın