Aile Bireylerinin Birbirleriyle İlişkisi Nasıl Olmalıdır?

Aileyi bir bütündür, aile fertleri de bu bütünün vazgeçilmez parçalarıdır Aile bütünlüğünü sağlamak için özellikle anne baba ve çocuklar arasında sevgi duygusu yoğun  bir şekilde yaşanmalıdır.Yalnızca anne babanın çocuğunu sevmesi yeterli olmamakta, birbirlerini sevip saymada çocuklarına örnek model oluşturmaları da gerekmektedir.

1. Eşler Arası İlişkiler

Eşler arası ilişkinin temeli her şeyden önce karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanmalıdır. Gergin ve sürtüşmeli ilişkiler çocuklar için tedirgin ve güvenilmez bir aile ortamı sağlar. Eşler arasında gelecekle ilgili istekler yönünden ne kadar çok benzerlik varsa evlilik birliğinin uyum içinde sürmesi de o kadar kolaydır.

Birlikte hangi değerlere göre yaşanacağı, hangi davranışlara göz yumulup hangilerinin kabul edilmeyeceğini, mali kaynakların nasıl kullanılacağını belirlemek ve bu konularda ortak bir yaklaşım oluşturmak, buna uymak ve koşullar değiştiğinde birlikte gereken değişiklikleri yapmak ilişkilerin devamlılığını sağlar. Bunların bilinmesi için evlilik öncesi arkadaşlık ve nişanlılık dönemleri önemli devrelerdir. Aile içi tartışmalar aile hayatının bir parçasıdır Ancak tartışırken bazı kurallara dikkat edilmelidir. Bunlar;

  • Eşler değişik görüşlere sahip olduklarını baştan bilmeli ve ortak bir noktada uzlaşabilmelidirler.
  • Sorunu görmezlikten gelip ertelemek yerine, uygun yer ve zaman seçilerek tartışmalıdırlar.
  • Tartışmaya suçlayarak başlanılmamalı, tartışma konusu saptırılmamalı, eski sorunlar ve tatsız günler gündeme getirilmemeli, sorular yönelterek karşı tarafın görüşleri de öğrenmeye çalışılmalıdırlar.
  • Tartışma sırasında kişinin kendisini karşısındakinin yerine koymalı, onun gibi düşünmeye çalışmalıdırlar. Bu durum eşlerin birbirlerini daha iyi anlamasına yardımcı olacaktır.
  • Amaç tartışmayı kazanmak değil, bir çözüme ulaşmak olmalı tartışmayı evin dışına taşımamalıdırlar.

2. Anne-Baba Çocuk İlişkisi

Anne babanın ve aile ortamının çocuğun ilk doğduğu andan itibaren devam eden süreç içerisinde çocuğa etkisi büyük olmaktadır. Anne babanın kişilik yapıları, eğitim durumları, meslekleri, bedensel ve ruhsal hastalıkları, psikososyal durumları, sosyokültürel statüleri, yetişme tarzları ve kendi anne babalarından gördükleri muamele, çocuğa yaklaşım tarzları, çocuk için ayırdıkları vakit vb. durumlar, çocuğu birinci planda etkiler.

Olumsuz mesajların ve iletişimin ailenin her bireyine, özellikle de çocuklara etkisi çok fazladır. Unutulmamalıdır ki yaşayan ve gelişen bir psikososyal varlık olan çocuk konuşulan her sözden, her jest ve mimikten, her tavır ve durumdan, iyi veya kötü olarak etkilenecektir.

Aile ortamı çocuğun sağlıklı bedensel ve ruhsal gelişimini etkilemektedir. Çocuğun yaş dönemleri ve gelişim özellikleri anne baba çocuk ilişkilerinde rol oynar. Ergenlik dönemindeki değişim ve gelişim sürecinin bir parçası olarak, ergenlerin hem kendileri hem de çevreleri ile olan ilişkilerinde bazı değişimler yaşanır. Bunlar son derece doğal değişimlerdir ve çocuğun bireysel kimliğini oluşturma sürecinin bir parçasıdır.

Anne-Baba Çocuk İlişkisi
Ebeveynlerin sevgi ve şefkatinin çocuğa doyumsuz bir huzur vermesi

Ergenliğin başlamasıyla birlikte çoğunlukla aile ilişkileri yeniden düzenlenir, özerklik arzusu artar ve aileden uzaklaşma görülür. Ergenlerin ilgisi sosyal etkileşimlere kayar ve önce aynı cinsiyetten arkadaşlıklara, daha sonra aynı cinsiyetten arkadaş gruplarına ve son olarak da karşı cinsin de yer aldığı arkadaş gruplarına odaklanırlar.

Ergenlik döneminde gençlerin başkalarıyla ilişkilerinde değişiklikler yaşanırken, kendi benlikleri hakkında da yeni bir anlayış gelişir. Benlik ile ilgili kavramlarda şu değişimler gözlenebilir:

  • Bağımsızlık ve kimlik geliştirme
  • Özgüven

Ergenlik döneminde arkadaşlarla geçirilen süre artar. Anne-babalar ve diğer aile üyeleri ile geçirilen zaman gittikçe azalır. Ergenin davranışlarına rehberlik edecek değerleri kazanması ve sosyal yönden sorumluluklarını öğrenmesi konusunda yardıma gereksinimi vardır. Bu gereksinimi karşılayan ve ergenin yaşamında etkili olan toplumsal kurum ailedir.

3. Kardeş İlişkileri

Ebeveynlerin en çok istedikleri şey, kendileri olmadığı zaman çocuklarının hayatta güvenebileceği, dayanak bulacağı birisinin olmasıdır.

kardeş ilişkileri
Ebeveynlerin en çok istedikleri şey, kendileri olmadığı zaman çocuklarının hayatta güvenebileceği, dayanak bulacağı birisinin olması

Ailede kardeşler arasında kurulacak ilişkilerin niteliği, hem ailenin mutluluğu hem de kardeşlerin iyi bir yetişkin olup olmaması bakımından son derece önemlidir. Kardeşler arasında olumlu ilişkiler kurmak için öncelikle kardeşler arasında iyi ilişkiler kurulmasını engelleyen ya da kurulmuş iyi ilişkileri bozan etkenlerin bilinmesi gerekir. Kardeşler arasındaki ilişkileri bozan nedenlerin başında kıskançlık, saldırganlık, bağımlılık, her şeyi tekeline alma eğilimi vb. davranış bozuklukları gelir ki bunlar aslında tüm insanlar arası ilişkileri bozan davranış şekilleridir. Ancak yetişkinler duygu ve davranışlarını kontrol altına almayı sağlayabilirler. Bu yüzden iyi ilişkileri zedeleyecek türden davranışlar çocuklarda daha sık görülür.

kardeş ilişkileri Kardeşler arasında kurulacak ilişkilerin aileyi mutlu kılması
Kardeşler arasında kurulacak ilişkilerin aileyi mutlu kılması

Kardeşler arasındaki yerleşmiş bulunan ilişkiler onların ileriki yaşamlarını çok yakından etkilediği için önemlidir. Çocuklar arasında adaletli davranan ebeveynler onların diğer insanlarla hayat boyu olumlu ilişkiler kurmalarını sağlarlar. Yapılan ayrımlar ve karşılaştırmalar kardeşler arasında çatışmaya neden olur. Kardeşler arasındaki çatışmalar yok sayılmamalı problemin çözümüne gidilmelidir.

4. Aile Büyükleriyle İlişkiler

Evlilikte, ilişkileri zaman zaman bozan, bazen de büyük sorunlara yol açan nedenlerin başında, aileyi oluşturan kişiler arasındaki dayanışmanın ve anlaşmanın kurulamayışı gelir. Ailede kişi sayısı arttıkça dayanışmanın istenen düzeyde kurulması olanağının azalmakta olduğu gözlenmektedir. Geniş ailelerde, yani gelin ve damadın, anne-baba ve kardeşleriyle aynı yerde oturması halinde, eşlerin birbirleriyle ve eşlerle ailenin diğer üyeleri arasında dayanışma zor kurulmaktadır.

Aile ve akraba ilişkileri, özellikle yeni evli çiftler için üstesinden gelinmesi zor bir meseledir. Çünkü genç çift yeni bir hayat kurarken nasıl sınırlar çizecekleri konusunda stres yaşamaktadır ve aile büyükleri çeşitli yönlendirme, ikaz ve kimi zaman müdahalelerle stresin yoğunluğunu artırabilmekte, hatta zaman zaman eşlerin fikir ayrılığına düşmelerine sebep olabilmektedirler. Aile yaşamı, bireyin yaşamını temelden etkiler. Mutlu bir aileye sahip olmak, yaşamın her bir alanında başarılı ve mutlu olmayı da beraberinde getirir.

Eşlerin en sık fikir ayrılığına düştükleri konu akrabalar ile ilişkiler konusudur. Çiftlerin aile büyükleriyle ilişkilerini şekillendirirken kendi aile yapılarına özel stratejiler geliştirmeleri önemli ise de, sağlam bir birliktelik için bazı temel hususları gözden kaçırmamaları gerekir. Öncelikle, aile büyüklerinin müdahale ve yaklaşımları ne kadar  yersiz gözükürse gözüksün, genç çiftlerin herhangi bir saygısızlık yapmamaları gerekir. Saygısız tutum ve davranışlar aile ilişkilerinde kopmalara yol açabileceği gibi, eşler arası diyalogu da zedeleyebilir. Eşlerin dikkat etmeleri gereken diğer bir önemli husus, kendi kararlarını kendileri vermeleridir. Görmüş-geçirmiş kişilerin fikirlerini almalı, fakat karar alırken birlikte hareket etmelidirler.

5. Üvey Anne-Baba Çocuk İlişkisi

Ekonomik sorunlar, eşlerin sosyal kültürel yapı farklılıkları, cinsel sorunlar, iletişim bozukluğu, eşlerden birinin ihaneti, aile içi şiddet gibi nedenlerle, çekirdek aile birliği bozulabilir. Boşanma, yetişkinlerin evlilik kurumuna verdiği değeri değiştirmediği gibi ikinci evliliklerin başarısı da çoğu zaman üvey anne, üvey baba ve çocuk ilişkisinin başarısına bağlıdır. Bu tür ailelerde ebeveyn rolü oynama, rolü oynamaya mecbur hissetme, eşiyle çocuk arasında dengeler kurma çabası, hata yapmama isteği, iyi olanı koruma adına daha çok çaba sarf etme ve sorumluluk alma gibi davranışlar aile de çatışmalara neden olabilir.

6. Yaşlı ile İlişkiler

Her kuşak kendi birikim ve kültürü doğrultusunda kendi mini toplumsal grubunu oluşturmuş ve toplumsal iletişim alanını o kuşak bağlamında sınırlandırmıştır. Bu ayrışma gençler içinde yaşlılar içinde farklılıklar göstermektedir. Kuşaklar arasındaki mevcut durum “Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse “ söylemini görünür kılmaktadır. Gençler yaşlıların tecrübe ve deneyimlerinden bihaber, yaşlılar ise teknolojik yatkınlıklardan yoksun olarak yaşamaktadır.

Toplumumuzda yer alan geleneksel ( geniş ) aile türlerinde anne, baba, çocuklar, gelinler ve torunlar bir arada yaşamakta olup, yaşlılar otorite olarak kabul edilmekte ailede onların sözü geçmektedir. Ailede bulunan yaşlılara saygıda kusur edilmez, yapılacak tüm işlerde, alınacak tüm kararlarda onların fikri alınır. Bu nedenle geleneksel ailede yaşayan yaşlılar ile iletişimde her hangi bir problem yaşanmamaktadır. Ama geleneksel aile türü toplumumuzda yaygın olarak görülmekle birlikte, sanayileşme sonucu meydana gelen toplumsal değişmeler ailenin yapısında da değişikliğe neden olmuştur. Geleneksel aile yerini çekirdek aileye bırakmıştır. Bu da kuşaklar arasında kopuklukların oluşmasına neden olmuştur. Bu süreç içinde yaşlı kuşak hem yetişkinlere ayak uyduramayıp dar yaşam alanlarına itilmiş, hem de bu yalnızlık onları depresif bir yapıya büründürmüştür.

Yaşlılıkta kişi iletişim kurmada bazı toplumsal zorluklarla karşılaştığı gibi fiziksel yönden de bazı gerilemeler yaşamakta, bu durumda yaşlı bireylerin sağlıklı iletişim kurmalarına ket vurmaktadır.

Yaşlı ile İlişkiler
Kuşaklar arasındaki mevcut durum “Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse “ söylemini görünür kılmaktadır.

Yaşlı bireylerin gerek kendileri ile gerek yakın çevresi ile gerekse toplumda iyi iletişim içinde olmasını sağlamak için onların zamanlarını iyi değerlendirebilecekleri çeşitli olanaklar hazırlanmalı bu yolla toplumun onlara her zaman gereksinim duyabileceği hissettirilmelidir.

İleri yaşlı bireylerimizin aktif ve huzurlu bir yaşam sürdürebilmeleri için iki taraflı biçimlenme sürecinin gerçekleşmesi bir zorunluluktur. Bu biçimlenmenin birinci yönü, yaşlıların yaşlanma süreci ile ilgili bilinçlendirilmesi, ikinci yönü ise genç ve orta yaşlı bireylerin yaşlılık süreci ile ilgili bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Böylece yaşlıların bu süreçteki değişiklikleri daha kolay kabullenmeleri sağlanırken, genç bireylerde de kendilerinin de bir gün yaşlanacakları ve bugünlerinin mimarlarının yaşlılar olduğu bilinci uyandırılmış ve yaşlılara karşı empati duygusu geliştirmeleri sağlanmış olur.

Yorum yapın