Ahlak ile Terbiye İlişkisi Nasıldır?

Terbiye, sözlükte korumak, ıslah etmek, gözetmek, yükseltmek anlamlarına gelir. Terim anlamı ise bir şeyi en mükemmel derecesine ulaşıncaya kadar adım adım inşa etmektir. Terbiye insanın bedenî, zihnî, ahlaki gelişmesini ve olgunlaşmasını sağlamayı ifade eder. Terbiye, Yüce Allah’ın(c.c.) isimlerinden olan “Rab” ile alakalı bir kelimedir.

Rab kelimesi, Allah’ın(c.c.) bir sıfatı olarak bütün varlıkları yaratan, yetiştiren, terbiye eden, kemale erdiren, yöneten, ihtiyaçlarını gideren, rızık veren, görüp gözeten, insanlara ve her şeye nizamını veren anlamlarına gelir.

Ahlak ile Terbiye

Terbiye kelimesi eğitimde talim kelimesi ile birlikte anılmaktadır. İslam kültüründe genellikle öğretimin karşılığı olarak tâlim, eğitimin karşılığı olarak terbiye kelimesi kullanılmaktadır. Öğretim bilgi kazandırma, insanlığın sahip olduğu bilgileri yetişmekte olan nesillere aktarma faaliyetidir. Eğitim ise daha ziyade davranış ve karaktere esas teşkil eden beceri ve değerler kazandırmaktır.

Öğretim insana eşya ve olaylar hakkında doğru bilgiler kazandırmayı amaçlar. Öğretim faaliyetlerinin doğru sonuçlar vermesi için,  terbiye  ile  yönlendirilmesi ve sınırlarının belirlenmesi gerekir. İnsan öğretim ile birlikte ahlakını ve karakterini de Rabbinin istediği  biçimde şekillendirmelidir. Eğitimin amacı ahlaklı bireyler yetiştirmektir. İnsanları eğitmek ve terbiye etmek Kur’an-ı Kerim’in de temel amaçlarından biridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), terbiye konusunda da bize en güzel örnektir.

Eğitim ve öğretim insanın bütün hayatı boyunca devam etmesi gereken bir süreçtir. Eğitim ve öğretimin amacı bireyleri ve toplumu doğru inanca, doğru bilgiye ve ahlaklı bir yaşama ulaştırmaktır. Bu bakımdan eğitim ve ahlak arasında yakın bir ilişki vardır. Peygamberimiz (s.a.v) de “Kadın ve erkek her Müslümana ilim öğrenmek farzdır.”( İbn Mâce, Mukaddime, 17.) hadis-i şerifiyle her Müslümanın hayatı boyunca gerek bilgisini gerekse ahlakını geliştirmesini vurgulamıştır.

Din güzel ahlaktır. Güzel ahlak sahibi olmak da eğitim ile yani terbiyeyle mümkün olur. Dolayısıyla terbiye ve ahlak arasında yakın bir ilişki vardır. Peygamber Efendimizin (s.a.v) hadislerinde de terbiye ile ahlak arasındaki ilişkiyi görmekteyiz. “ Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Müsned, 2/381) “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim.” (İbn Mâce, Sünnet, 17.)

Terbiye ile ahlak, birbirini tamamlayan iki kavramdır. Güzel ahlaklı biri için “terbiyeli”, terbiyeli biri için de “ahlakı güzel” denilmesinin sebebi budur. Terbiye; hoşgörü, sevgi, şefkat ve merhametle verilebilir. Bunu da en güzel şekilde anneler ve babalar yapabilir. Bu yüzden aile, çocuğun ilk ve temel eğitimini aldığı yerdir. Eğitim ve terbiye ailede başlar, okulla devam eder.

Ailenin temel görevi çocuklarını dinî, ahlaki ve sosyal açıdan yetiştirmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de Lokman (a.s)’ın oğluna tavsiyesi şöyledir; “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” (Lokman suresi, 17.ayet) Ayrıca terbiye konusunda anne ve babanın ne kadar önemli olduğunu Kur’an-ı Kerim’de İsrâ suresi, 24. ayette de görmekteyiz;“…Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup terbiye ettikleri gibi sen de onlara merhamet et.”

Terbiye de ailenin sorumluluğunu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle ifade etmiştir; “Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” (Tirmîzî, Birr, 33.)

İman, ibadet ve ahlak kavramları iç içedir. Birinin eksik olması bütünlüğü bozar. Örneğin, iman bir binanın temeli gibidir. İbadetler ise o binanın direkleri, sütunlarıdır.  Ahlak ise binanın iç ve dış süslemeleridir. İman, ibadet ve ahlak dinimizin en önemli ana konularıdır.

Kur’an-ı Kerim’de bu üç kavramın bir arada verildiği Bakara suresi, 177.ayette Yüce Allah(c.c.) şöyle buyurur; “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!”

İman, ibadet ve ahlak ilişkisini, bunların birbirlerini tamamlayıcı olduğunu ortaya koyan en güzel örneklerden biri namazdır. İman, namazın Allah (c.c.) tarafından emredilen bir eylem olduğuna inanmaktır. Namazı kılmak, imanın ibadet boyutunu gösterir. Namaz kılan Müslümanın kötü iş davranışlardan uzaklaşması da ahlak ile olan ilişkisini ortaya koyar. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur; “(Resulüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut suresi, 45.ayet)

Yorum yapın