Ahlak – Bilim ve Sanat Yargıları

Yargı Alanı Olumlu Yargı Olumsuz Yargı
Ahlak İyi Kötü
Bilim Doğru Yanlış
Sanat Güzel Çirkin

Ahlak felsefesinde bireyin davranışları dikkate alınırken bu davranışları belirleyen değer yargılarından hareketle belirleme yapılır. Örneğin, herhangi bir insanın sokakta karşılaştığı zor durumdaki bir insana yardım etmesi onun ahlaki ilkeleri benimsemiş olduğunu gösterir.

Bireyin sahip olduğu, benimsediği değerler ve ahlak anlayışı onun nasıl davranacağını da belirler. Değer yargılarıyla oluşan değerlerimiz davranışlarımızla açığa çıkar. Ahlakça olumlu kabul edilen şey “iyi”, olumlu kabul edilmeyen şey “kötü”dür ve davranışlarınız bu ölçütlerle değerlendirilir. İnsanın çevresinde yardıma ihtiyacı olan kimselere yardım etmesi iyi, etmemesi ise kötüdür. Erdemli olan davranış iyi olanı bir karşılık beklemeden gerçekleştirmeyi içerir.

Görüldüğü gibi ahlak yargıları “iyi” ve “kötü” ölçütünü kullanarak davranışları değerlendirir. Ahlak yargılarının dışındaki (bilim, sanat vb.) yargılar ise farklı ölçütler kullanır.

Bilimde yargılar “doğruluk” ve “yanlışlık” ölçütüne göre oluşur. Bilimsel yöntemlerle ortaya konulan tutarlı ve sistemli bilgiler doğru kabul edilir. Bilimsel ölçütlerle yani olgusal olarak ispatlanamayan bilgiler ise yanlış kabul edilir. Örneğin matematikte üçgenin iç açıları toplamının 180° olması doğru, bunun dışında bir değer verilmesi ise yanlıştır.

Sanat yargılarında ise ölçüt güzelliktir. Herhangi bir obje güzellik ölçütü ile değerlendirilir ve buna göre “güzel” ya da “çirkin” kabul edilir. Ancak sanat subjektif bir bilgi olarak kabul edildiğinden ortaya koyduğu ölçüt de subjektiftir. Örneğin okuduğumuz herhangi bir şiiri duygularımıza hitap ediyorsa beğenir ve güzel olduğunu ifade ederiz. Bir başkası ise yine subjektif bir değerlendirme ile (duygularına hitap etmediği vb. gerekçelerle) aynı şiiri güzel bulmayabilir ve çirkin olarak kabul eder. Aynı şekilde beğendiğimiz bir ressamın herhangi bir tablosu bizim için güzel, beğenmeyen içinse çirkindir veya güzel değildir.

Görülüyor ki ahlaki yargılar değer yargısı olarak “iyi” ve “kötü” kavramları ile ifade edilirken bilim yargıları “doğru” ve “yanlış”, sanat yargıları ise “güzel” ve “çirkin” olarak ifade edilir. Ahlak yargıları da sanat yargılarında olduğu gibi subjektif yargılardır. Bireylerin içinde yaşadıkları toplumların ahlaki anlayışlarına göre davranışları doğru ve yanlış olarak kabul edilir. Ahlak, toplumdan topluma ve zamana göre değişiklik gösterir. Bu nedenle subjektif kabul ettiğimiz ahlak yargıları bireysel düzeyde öznelliğini daha çok hissettirir. Sanat yargıları da bireyden bireye, toplumdan topluma değişiklik gösterdiğinden subjektiftir. Buna karşılık bilimsel yargılar “doğru” ve “yanlış” olarak nitelenebilen nesnel yargılardır.

Yorum yapın