1960 – 1983 Arası Türkiye’de Siyasi Gelişmeler, Darbe, İdam, Parti Kapatma, Anayasa …

Demokrat Parti Dönemi, uygulanan politikalarla birkaç evreden geçmiştir.

Önce 1954’e kadar süren bir liberalleşme dönemi yaşandı. 1950’ye kadar elde edilen bütün birikimler kullanılarak ve başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinden yardımlar alınarak ülke bir ekonomik refah dönemine girdi.

Ancak bu refah dönemi uzun sürmedi ve oldukça plansız kullanılan kaynaklar tükenince ekonomik darboğazlar başladı. Muhalefeti güçlendiren bu gelişme üzerine Demokrat Parti, 1954’ten itibaren daha katı ve kısıtlayıcı bir düzen arayışı içine girdi.

Özellikle 1957 seçimlerinde DP’nin oylarının azalmasından sonra sertleşen politik ortam ve tırmanan gerginlik, 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi’ne ortam hazırladı. DP iktidarı, 1960’ta muhalefetin faaliyetlerini soruşturmak için Tahkikat Komisyonu kurdu.

Meclis görüşmelerinin basında yayımlanması yasaklandı. Tahkikat Komisyonunu eleştirenler meclis çalışmalarından uzaklaştırıldı. Üniversite öğrencilerinin Nisan 1960’taki gösterilerine polisin sert müdahale etmesi gerginliği arttırdı. Bu ortamda 27 Mayıs Askerî Müdahalesi gerçekleşti. Demokrat Parti kapatıldı. Dönemin cumhurbaşkanı, Demokrat Parti’nin önde gelen yöneticileri ve hükûmet üyeleri yargılanmak üzere Yassıada’ya gönderildi.

Adnan Menderes Yassıada’da duruşmaya giderken

Mahkeme, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes’in de içinde olduğu on beş kişiye idam cezası verdi. Altmış beş yaşının üstünde olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın cezası müebbet hapse çevrildi. Başbakan Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu, 16- 17 Eylül 1961’de idam edildi. idam edilen bu devlet adamlarının itibarları 11 Nisan 1990 tarihli kanunla iade edilmiştir.

Ülke yönetimini üstlenen Millî Birlik Komitesi, yeni bir anayasa yapmak için Kurucu Meclis kurdu. Bu organın hazırladığı anayasa, 9 Temmuz 1961’de yapılan halk oylamasıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi. Tablo 4.6’da görüldüğü gibi 15 Ekim 1961’deki seçimlere Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi (AP), Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP) gibi partiler katıldı.

( ! )

1961 Anayasası

%61,5 “evet” oyu ile kabul edilen 1961 Anayasası, Türk tarihinde halk oyuna sunulan ilk anayasadır. Aynı zamanda Türkiye’nin demokratik, sosyal ve hukuk devleti olduğunu belirten ilk anayasadır. Anayasa; halk oyu ile seçilen Büyük Millet Meclisinin yanında yine üyelerinin bir kısmı seçimle, bir kısmı da cumhurbaşkanının kontenjanından atanarak oluşan Cumhuriyet Senatosuna yer verilmiştir. Diğer yandan meclisin çıkaracağı kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek için bir Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. İlk kez Millî Güvenlik Kurulu oluşturulmuştur. TRT ve üniversiteler özerkleştirilmiş, Devlet Planlama Teşkilatı gibi özerk kurumlar oluşturulmuştur. Örgütlenme, sendika, dernek kurma ve grev hakları genişletilmiştir. 12 Mart Muhtırası sonrasında bazı maddeleri değişikliğe uğrasa da bu anayasa demokratik olma özelliğini sürdürmüştür. (Çavdar, 2008: 100-110) (Derlenerek düzenlenmiştir.)

Seçimden sonra CHP ve AP koalisyon hükûmeti kuruldu. Cemal Gürsel cumhurbaşkanı seçildi. 1965’teki genel seçimleri Süleyman Demirel’in başkanlığını yaptığı AP kazandı. Demirel 1971 askerî muhtırasına kadar başbakanlık yaptı. Bu dönemde meclise bağımsız milletvekilleri ve milletvekili sayısı az olan partiler de girmeyi başardı. Bu partilerden biri olan Türkiye İşçi Partisi (TİP), mecliste on dört milletvekili ile temsil edilmiş ve sık sık gündem oluşturmuştur.

1961 – 1965 – 1969 Milletvekili Seçim Sonuçları

1960’ların sonlarına gelindiğinde Türkiye’de siyasal hareketler hızlanmaya başladı. 68 Hareketi’nin dünya çapında yarattığı hareketlilik, Türkiye’de de etkili olmaya başladı. İşçi ve öğrenci hareketleri içerisinde grev ve gösteriler yaygınlaşmaya başladı.

Bu gelişmeler sırasında ordu içerisinde, bazı işveren örgütleri ve siyasal çevrelerde yaşanan olayların 1961 Anayasası ile tanınan geniş haklardan kaynaklandığına dair düşünceler dile getiriliyordu.

Olayların tırmanması üzerine 12 Mart 1971’de Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç liderliğindeki Türk Silahlı Kuvvetleri, Demirel Hükûmeti’ne muhtıra verdi. Muhtıra üzerine Başbakan Demirel istifa etti. Bağımsız milletvekili olan Nihat Erim başkanlığında farklı partilerin milletvekillerinden ve meclis dışından kişilerden oluşan yeni bir hükûmet kuruldu. 1961 Anayasası’nın bazı maddeleri değiştirilerek TRT ile üniversitelerin özerkliğinde ve basın yayın alanında kısıtlamalara gidildi.

( ! )

Türkiye’de 68 Hareketi

Fransa’da başlayan, dünyanın birçok ülkesinde yaşanan, özellikle ABD’nin Vietnam’a yönelik politikalarını protesto eden 68 Gençlik Hareketleri Türkiye’de de etkili oldu. Türkiye’de 1954’te kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), 1960’larda gençlik içinde sosyalist akımların yayılıp tartışılmasında etkili oldu. 1968’de Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde başlayan boykot diğer fakültelere de yayıldı. Başlangıçta tamamen eğitim sistemiyle ilgili olan protestolar, zamanla politik ve ekonomik sistem tartışmalarına dönüştü ve öğrenci eylemleri yaygınlaştı. 1969’da Amerika’nın 6. Filosu’nun İstanbul’da protesto edilmesi, ODTÜ’de ABD Büyükelçisi Robert Commer’in (Rabırt Komer) arabasının yakılması dönemin öne çıkan eylemleri oldu. (Tosun, 2010: 592-595) (Derlenmiştir.)

1973 ve 1977 Milletvekili Seçim Sonuçları
1971 ve 1979 Arası Görev Yapan Hükûmetler

1973’te AP ve CHP’nin desteklediği Fahri Korutürk, cumhurbaşkanı seçildi. Tablo 4.7’de verildiği gibi 1973’te siyasal partiler seçimlere yeniden katıldı. 1973’ten sonra ordunun siyaset üzerindeki etkisinde belirgin bir azalma görülse de siyasal ve ekonomik sorunlar artarak devam etti.

Kurulan kısa süreli koalisyon hükûmetleri istikrarsızlığa çözüm üretemediler. Öyle ki Tablo 4.8’de verildiği gibi 1971-1979 arası süreçte on bir hükûmet kuruldu. Bu hükûmetlerden ilk kurulanlar, muhtıra döneminde partilerden bağımsızdılar. Doğan Öz, Abdi İpekçi gibi aydın ve gazetecilere suikastler düzenlendi. 1980’de Demirel Hükûmeti bir çeşit kemer sıkma politikası olan ve 24 Ocak Kararları olarak bilinen ekonomik programı uygulamaya koydu. Ancak şiddetli bir muhalefetle karşılaştı.

Süleyman Demirel

12 Eylül 1980’de ülkenin dört bir yanındaki silahlı çatışmaları engellemek ve ülkede siyasi istikrarı sağlamak gerekçesi ile Kenan Evren liderliğindeki Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu. Millî Güvenlik Konseyini oluşturan generaller ülkeyi yönettiler. 12 Eylül 1980’den 1983’e kadar olan bu döneme “12 Eylül Dönemi” adı verildi.TBMM, sendikalar, siyasi partiler, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları kapatıldı. Anayasa askıya alındı. Tutuklamalar, fişlemeler, işten çıkarmalar döneme damgasını vurdu. Seçimle iş başına gelen herkes (belediye başkanları, kooperatif yöneticileri vb.) görevden uzaklaştırıldı. Yerlerine emekli askerler ya da darbecilere bağlı kişiler atandı. Daha önce başbakanlık yapmış olan Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit siyasi yasaklı oldular.

Bülent Ecevit

( ! )

1982 Anayasası’ndaki darbecilerin yargılanamayacağı maddesi, 2010 referandumuyla kaldırıldı. Kenan Evren ve bazı generaller, Haziran 2014’te Türkiye Cumhuriyeti bağımsız mahkemelerince yargılandıktan sonra rütbeleri sökülmüş ve müebbet hapis cezasına çarptırılmışlardır.

1980 Askerî Yönetimi, Bülent Ulusu başkanlığında bir hükûmet kurdu. Kurulan bir komisyon da anayasa hazırlıklarına başladı. Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı’nın başkanlığında oluşturulan komisyonun hazırladığı Anayasa, 7 Kasım 1982’de yapılan referandumla yüksek bir oy oranı ile kabul edildi.

Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçildi. Millî Güvenlik Konseyi, Millî Güvenlik Kuruluna dönüştü. 1961 Anayasası ile devlet karşısında bireye önem verilmiş, insan haklarına dayanan demokratik sosyal bir hukuk devleti olma özelliği vurgulanmıştı. Kişi hak ve özgürlüklerinin yanında sosyal ve ekonomik haklara da yer verilmişti. 1982 Anayasası ise hak ve özgürlükler açısından bireyden çok devlete ağırlık vermiştir. Temel hak ve özgürlükleri korumuş ancak bu hakların sınırlandırılması konusunda daha ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir. 1982 Anayasası’nın sınırlandırıcı maddeleri günümüze kadar yapılan değişikliklerle giderilmeye çalışılmıştır.

1982 Anayasası TBMM’de kabul edilirken

6 Kasım 1983’te yapılan seçimlere Anavatan Partisi (ANAP), Halkçı Parti (HP) ve Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) girebildi. Seçimlerden önce askerî yönetim, birçok kişinin parti üyeliğini ya da milletvekili adaylığını veto etti. Seçimlerden Turgut Özal başkanlığındaki Anavatan Partisi tek başına iktidar olarak çıktı. ANAP, 1991’e kadar tek başına iktidarını sürdürdü. Turgut Özal, 1983’ten cumhurbaşkanı olduğu 1989’a kadar başbakanlık görevini yürüttü. Turgut Özal’dan sonra 1991’e kadar önce Yıldırım Akbulut, daha sonra Mesut Yılmaz başbakanlık yaptılar.

Anavatan Partisi Logosu

 

Yorum yapın