1960 – 1979 Arası Türkiye’nin Orta Doğu Politikası

II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin Sovyetler Birliği’ni Orta Doğu’dan uzak tutma çabaları, Türkiye ve Orta Doğu ülkeleri ile siyasi ve askerî alanlarda ilişkisini geliştirmesini sağlamıştı.

Mısır ve Suriye ile ilişkilerini geliştiren Sovyetler Birliği’ne karşı ABD, Türkiye ve Irak’ın öncülük yaptığı Bağdat Paktı ve CENTO’nun kuruluşunu desteklemişti.

Türkiye’nin bu Batı yanlısı politikası, birçok Arap devletinin tepkisine neden oldu. Diğer bir tepki nedeni ise Türkiye’nin İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olmasıydı. Ayrıca Menderes Hükûmeti’nin Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir’e destek vermemesi tepkilerin başka bir nedeni olmuştu.

1960 sonrasında Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki sorunlar, Orta Doğu ülkeleri ile iyi ilişkilere ortam hazırladı. 1967’deki Arap-İsrail Savaşları sırasında Amerika’ya Türkiye’deki üslerini kullanma izin verilmemesi ve Araplara yardım taşıyan Sovyet uçaklarına Türk hava sahasının açılması gibi gelişmeler, OPEC üyesi Arap ülkelerinin petrol satışının yasaklanması kararından Türkiye’yi muaf tuttuklarını açıklamalarında etkili oldu.

Türkiye, 1969’da Mescidiaksa’nın İsrailliler tarafından yakılarak tahrip edilmesine büyük tepki gösterdi. Bu olaydan sonra Rabat’ta toplanan İslam Zirvesi’ne ve zirve sonunda kurulan İslam Konferansı Örgütü’ne katıldı.

Kerkük – Yumurtalık Boru Hattı

Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleri ile yakınlaşmasının bir başka göstergesi ise Türk-Irak antlaşmasıyla 1977’de Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’nın birincisinin açılması oldu. Türkiye, Batı ve Orta Doğu ülkeleri arasında denge sağlayan bir politika izlemeye çalıştı. İsrail ile ilişkilerini sürdürse bile Filistin Sorunu’nda İsrail’in uluslararası hukuku çiğneyen saldırılarına tepki göstermeye devam etti.

Yorum yapın